Yeni yıla saatler kalmasıyla beraber böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum. 2017'nin benim için nasıl bir yıl olduğunu kronolojik sırayla anlatacağım. Başlamadan önce muhakkak şunu söylemek isterim ki: 2017'nin bacısını öpeyim.
Ocak 2017: İlk ayları aşırı depresif zamanıma denk geliyordu. O zamanlar en yakınım dediğim arkadaşlarımın (!) ne yılan, ne şerefsiz olduklarının farkına vardım. İkinci haftasından sonra ilk defa uzun süreli düşündüğüm bir sevgili yaptım ve baya da sevdim şimdi inkar etmeyeceğim.
YGS- LYS dönemim olmasıyla beraber sürekli köpek gibi çalışıyordum. Her pazartesi ve perşembe günleri eve özel hoca geliyordu. Spoiler: Özel hocanın tüm yardımlarına rağmen YGS'de matematikten 11,5 net yapabildim
İlk defa bir arkadaşıma gerçekten dertlerimi açtım. Baya baya açtım hem de ve kız tam istediğim şekilde yanımda oldu. Onu buradan öpüyorum <3
Şubat: Ocak ayından şubat ayına kadar hiç olmadığım kadar mutluydum. Ee ilk aşk ilk heyecan derler hani, biraz onun da etkisi vardı. Ancak olmadı, Şubatın sonlarına doğru biten ilk ilişkiden dolayı bir miktar üzgünce YGS çalıştım. Onun dışında Şubat ayında hiçbir şey olmadı.
Mart: YGS'ye girdim ve beklediğimden çok kötü geçti. Türkçe bölümünde sıradışı ayrı yazılır dedim ve cevap doğruydu. Ama işaretlemedim o soruyu çünkü salağım. Matematikteyse iki açıyı toplayıp sıfır buldum. İki açının toplamı nasıl sıfır olabilir diyerek kendime sinirlenip biyoloji çözdüm. Allah'tan geri kalan derslerim iyiydi de ilk 125k'ya girebildim. YGS ardından hemen LYS çalışmaya başladım. Bir kitaba 65 TL verdim. Hala üzülürüm 65 TL'me.
Ayrıca bu ay bir akıl hastasıyla fark etmeden konuşmaya başlamışım. Kız iyice sevgiliyiz moduna girip ben konuşmayı kesince eski sevgilimi falan bulmuş. Sadece ismini verdim he ne face ne insta hiç bir şeyini söylemedim.
Nisan: Bu ay deli gibi LYS çalışıyordum. Amacım Ege Üniversitesine girmek ve Almanca tercümanlık okumaktı. (Bu arada kazandım ve gitmedim :/ ) O yüzden pek anımsayamıyorum. Tek anımsadığım bu aylarda ailevi problemlerin hat safhaya çıktığıydı. Annem çok kötü bir rahatsızlık geçirdi falan. Bu kadar.
Mayıs: LYS'ye az kalmasıyla beraber bende bir sıkıntıdır başladı. Ben de dedim madem öyle yeni birileriyle tanışayım. Böylece bir kaç yüz bin kişiyle konuştum. Amacım adamakıllı birisini bulmak ve Alaska'nın metoforik labirentinden çıkmaktı. Nitekim başarısız bir deneme oldu, bir kaç kişiyle buluştum bir kaç kişiyle bir şeyler de yaşadım ama hiç kimse içimdeki o boşluğu ve şuan anlatamayacağım karmaşık hissiyatı dolduramadı. Ben de n'apayım sürekli geldim buraya bir şeyler yazdım. Edit: Bu hissiyat birisini unutamamanın verdiği hissiyat değil konu daha çok kendimle ilgili.
Haziran: LYS'ye girdim. Girmeden önce abime şunları söylemiştim. Abi ilk 16 soruda çok hata yapıyorum gerisi genelde full oluyor. Dua et bana da 16 soruyu doğru yapayım. Sonuç olarak 16 sorunun tümünü doğru yapmışım. Geri kalan sorulardansa baya yanlış yapmışım. Özetle eksik dua ettirmeyin agalarım.
LYS sonucumla beraber toplam 441 Puan 5000 sıralamam oldu.
Temmuz: Temmuz ayında İzmir'e gittik. Güya bir hafta kalıp dönecektik ama baya kaldık bir ay kadar. O zamana kadar Almanya'da ve Hollanda'da akrabalarımız olduğunu duymuştum ama hiç tanışamamıştım. Bu temmuz ayında hemen karşımızdaki yazlıkta o akrabalarımız vardı. Üç tane kuzenimle tanıştım ilk defa o gün, birisi Elvan benimle yaşıt, diğeri Mahir benden büyük ve sonuncusu Merve benden baya küçük. Bunlarla o kadar iyi anlaştık ki 2018'in şubat ayında yanlarına gidiyorum. Hem yarım yamalak Almancam da var artık.
Ağustos: İzmirden döndük ve Elif kankamla aramız baya açıldı. Yeni birisiyle konuşmaya başladım. Dış görünüşü çok güzeldi ama tam olarak uyuşamadık. Bir ilişki daha bitti bir ayda. Ben de kendimi derse falan verdim. Marmara Üniversitesi Almanca tercümanlık seçtim. Bir kaç hafta sonra okul açıldı.
Eylül: Çağla ile ilk gün tanıştık ama ikinci günden beri o kadar çok güldük eğlendik ki sınıftakiler bir kaç hafta sonra siz ne zamandır arkadaşsınız falan demeye başladı. Arkadaş değildik cnm burada tanışıverdik. A1 bölümünü geçme sınavına girdik ve A2'den başladık. En yüksek sınıf bizdik ve almanca tercümanlıktan sadece biz vardık bu sınıfta. Bu da bizi doğal olarak Marmaranın bizim dönemimizdeki en iyi mütercim tercümanları yapıyor :P
Ekim: Ekim ayı genel olarak çok boş geçiyordu. Almanya'ya uçak biletimi almıştım ama bunun yanı sıra orada yemem için bana para gerekecekti ve babamdan bu parayı alabileceğimi düşünmüyordum. Ben de okulun karşısında bir dükkanda işe başladım. Saat birde okulum bitiyor işim başlıyordu. İşim ise saat yedi gibi bitiyordu. Eve gelene kadar saat 8 olduğu için çok yoruluyordum. Lakin bir ay dişimi sıktım
Kasım: Güya bu kasımda Merve'nin yanına Balıkesir'e gidecektim ama haftanın her günü çalıştığım için bu hayal suya düştü. 27 Kasımda patrona işi bırakacağımı söylediğimde iki gün benimle konuşmayıp trip attı. Çıkmama izin vermedi çünkü o ay çok yoğun olacaktık. Başka eleman bulamayacağını söyleyip bir ay daha çalışmaya zorladı :/
Aralık: Artık yorgunluktan ölüyordum. Ev iş okul ev iş derken bir yerden sonra bıktım. Ama hala çalışmaya devam ediyordum. İkinci maaşımı da aldım ve şuan cebimde Türk parası olarak çok güzel bir miktar para var. O parayı Euro'ya çevirmek istemiyorum ya...
Dayanamam basamak düşmesine :((
Ayrıca Aralık'ın 14'ünde yeni birisiyle tanıştım. Evlerimiz çok yakın ve sürekli beraber takılıyoruz. Her hafta iki üç kere falan buluşuyoruz diyeyim. Çok fazla konuşamasak/mesajlaşamasak da şuanlık güzel bir ilişki içindeyim. Ama yarın ne olur bilemem tabi ki
Edit: Bu gece -yani yılbaşı gecesi- de ben, arkadaşları ve o beraberizzzz :p
Öyle işte agalar. Bu da böyle bir yazıydı. Sizin seneniz nasıl geçti deyin hele?
Merhaba Agalarım. Sıradaki yazı hem okuyup hem çalışmak zor mudur sorusunu soran, üniversite okuyup aynı zamanda para kazanmak kolay mıdır diye düşünen tüm agalarıma gelsin. Kolay değil arkadaşlar bugün o kadar yorgun uyandım ki okula gitmemek gibi bir karar aldım. Son zamanlarda gerçekten yoğun bir tempo ile yaşıyorum ve artık burama geldi.
Harry Potter'la büyümüş bir çocuk olarak hep büyü ve fantazi hayranı olmuşumdur. Benim gibi Harry Potter hayranı olanlara Harry Potter gibi bir dizi önerim var. Büyü temalı dizileri ve fantastik dizileri beğenenlere bu diziyi şiddetle tavsiye ediyorum.
Dizinin adı The Magicians. Konusu ise büyü yeteneği olan insanların bir okulda eğitim görmesi üzerine kurulmuş. Basitçe Hogwarts'ın Amerika versiyonu olan Breakbills isimli okulda okumak üzere sınavı kazanan Quentin Coldwater, okula başlaması ile çok garip olaylar meydana gelir.
Bir varlık Quentin'in ve diğer herkesin acı içerisinde ölmesini istemektedir. Quentin'in ve arkadaşlarının, bu varlığın ne olduğunu araştırırken aynı zamanda bu varlığa karşı savaşabilecek gücü ve bilgiyi toplamaları gerekecektir.
Hem mizahi yönü ile hem de daha büyük kitleye hitap etmesi ile bu diziyi beğeneceğinizi düşünüyorum. 3. Sezon onayını alıp 2018de başlayacak olan The Magicians dizisi şuan sezon finalinde. Eğer hızlı hızlı izlerseniz yeni sezona yetişebilirsiniz :)
Dizinin ilk sezonunda (sanırım üçüncü bölümünde) Türkçe büyü yaptıklarını da eklemek istiyorum. Kızın sana dönmeni emrediyorum diyemeyişini izlerken alacağınız zevk efsane olacak inanın bana. Hele çocuğun seni bağlamak deyişi. Afferdersiniz diyemeyişi....
Seni balgamişyu diyor resmen ama büyü tutuyor çok saçma. Son kelimeyi resmen uydurmuş aga nasıl olur da büyü tutar??
Dizinin ilk sezonunda (sanırım üçüncü bölümünde) Türkçe büyü yaptıklarını da eklemek istiyorum. Kızın sana dönmeni emrediyorum diyemeyişini izlerken alacağınız zevk efsane olacak inanın bana. Hele çocuğun seni bağlamak deyişi. Afferdersiniz diyemeyişi....
Seni balgamişyu diyor resmen ama büyü tutuyor çok saçma. Son kelimeyi resmen uydurmuş aga nasıl olur da büyü tutar??
Uzun zamandır film izlemiyordum, ben de bir çılgınlık yapıp gece saat bir buçukta film arayışı içerisine girdim. İyi ki de girmişim. Bu yaz doğum günümde vizyona girmiş olan Valerian ve Bin Gezegen İmparatorluğu isimli filmi açtım. Film bitince de koşa koşa buraya gelip film hakkında ne düşündüğümü yazayım dedim. Valerian and the City of a Thousand Planets filmi hakkında neler beğendiğim ve neler daha iyi olabilirdi?