( Merhaba arkadaşlar, bu yazı inanılmaz derecede güzel bir blogu olan Özlem Hanım tarafından kaleme alınmış bir misafir yazıdır. Bu yazı sayesinde fark ettim ki blogu kadar kalemi ve anlatım tarzı da çok güzelmiş. Herkesi kesinlikle Özlem Hanım'ın bloguna bakmaya davet ediyorum. İnanılmaz hoş gerçekten. Ben kıskanıp kapattım hatta ilk beş dakikadan sonra :) sıfır şaka.)
İyi haber; müşteri Tanrı değildir.
Müşteri sadece bir kraldır.
Kötü haber; Tanrı’lar affeder ancak krallar asla…
Eğer bir ürün veya hizmet satıyorsanız bu sözü asla unutmayın!! Çünkü bir
müşteri parasının karşılığını alamadığını düşünürse, onu yeniden sizden bir
şey almaya ikna etmek için çok fazla çabalamanız gerekir. Bu da; zaman, emek
ve para kaybı demektir. Rekabetin sonsuz, alıcının bilinçli ve seçici olduğu
günümüz dünyasında kimsenin fazladan emek, para ve zaman harcama lüksü
olduğunu sanmıyorum. O halde müşterinize kral gibi davranmalısınız.
Peki bir kral alışverişe çıksaydı, ürün ya da hizmet alacağı yerden/kişiden
ne isterdi, ne beklerdi?
İlk İzlenim Çok Önemlidir
Bir insanda yaratacağınız ilk izlenim için; ilk 30 saniye ile 2 dakika
arasındaki zaman çok kıymetlidir. İlk yapmanız gereken; kral (müşteri) ile
karşılaştığınız ilk anda iyi bir izlenim bırakmak için uğraşmaktır. Pekala,
iyi bir izlenim nasıl bırakılır?
Bu sorunun tek bir tane ve ölümüne klişe bir cevabı vardır.
GÜLÜMSEYİN ve SAYGILI OLUN
Gülümseme, dünyanın en güzel makyajı, bedava olmasına rağmen inanılmaz
değerli bir şeydir. Gülümseme, tüm mesafeleri kısaltır, tüm buzları eritir.
Birine gülümseyerek yaklaştığınızda ne kadar kızgın olsa da içinde bir
yerlerde mutlaka bir sıcaklık yaratacaktır.
Saygı konusuna gelince, asla ve asla senli benli bir konuşma tarzına
girmeyin. Her zaman ‘’SİZ’’ diye hitap edin. İsmini bilmediğiniz durumlarda
‘’hanımefendi’’ ve ‘’beyefendi’’ demeyi tercih edin.
Son yıllarda kesinlikle anlayamadığım bir şey var ki; nasıl oluyor da bir
müşteriye ‘’canım, tatlım’’ hatta ‘’aşkım’’ şeklinde bir hitap
şekli kullanılabiliyor? Bu asla bir samimiyet değil, aksine son derece
antipatik bir yaklaşımdır.
Dinlemeyi Bilin
İnsanlar hep iyi bir satışçının çok konuşması, güzel konuşması gerektiğini
söyler. Bütün iyi satıcılar, ağzı iyi laf yapan kişilerdir. Ama aslında
gerçek iyi satıcı konuşmayı bildiği kadar dinlemeyi de bilir. Hatta bir
ağız, iki kulak mantığında davranan herkes karşısındaki kişinin gönlünü
fetheder.
Sorular Sorun
Soru sormak; iyi iletişimin olmazsa olmazlarından biridir. Burada asla
sorgulayıcı bir tavırdan bahsetmiyorum. İhtiyacı doğru analiz etmek ya da
şikayetin gerçek kaynağını bulmak sadece ve sadece soru sormakla mümkün
olabilir.
Bazen sorduğunuz sorulara verilen cevaplar yeni başka soruların da
sorulmasına zemin hazırlar. Bunlar size yol gösterici olacağı gibi satın
almak isteyen kişinin de gerçekte ne istediğini anlamasına yarar.
Pozitif Bir Dil Kullanın
Kullandığımız kelimeler müşterinin kararını büyük oranda etkiler. Dayatmacı
ve çatışmaya sebep olacak kelimelerden özellikle kaçınmak gerekir.
‘’Problem’’ yerine ‘’zorluk’, ‘’kontrat’’ yerine ‘’anlaşma’’, ‘’pahalı’’ yerine ‘’paraya değer’’ gibi kelimeler kullanmak müşterinin sempatisini kazanmaya ve onunla aynı tarafta olduğunuz düşüncesine imkan sağlar. Sadece iş hayatında değil hayatımızın her anında pozitif sözcükleri seçmeye özen göstermek bizi çatışmalardan kurtarır ve ılımlı bir iletişim zemini yaratır.
Dürüst ve Samimi Olun
Sattığınız şey ne olursa olsun, asla karşınızdaki insana kendisini aptal
gibi hissettirmeyin. Asla kendi menfaatlerinizi ön planda tutmayın. Ürün bir
kıyafetse ve yakışmadığını düşünüyorsanız uygun bir dille söyleyin. Her
beğendiğine ‘’çok güzel’’ demeyi bırakın. Almayı istediği ürünün
rengi, bedeni vs. kalmamışsa yerine sunacağınız alternatif için ‘’bu daha iyi/güzel’’
demekten vazgeçin. Bu ifade,
‘’elimizde bu var, bunu satmamız gerek’’ ten başka bir şey değildir.
Müşterinize Özel Olduğunu Hissettirin
Her insan tek ve biriciktir. Kendini özel ve değerli hissetmek insanı insan
yapan şeylerden biridir. Üstelik bunun maliyeti 0’dır. Karşınızdaki insanın
ismini öğrenip tüm iletişim boyunca ismi ile hitap etmek bile kendisini özel
hissetmesine yeter. Çünkü her insanın kendi ismi, dünyada kulağına en hoş
gelen şeydir.
Ama tabi özel hissettirmenin;
küçük jestler, ikramlar, özel tasarımlar, bazı durumlarda alınan
inisiyatifler
gibi maliyetli kısmı da vardır. Ne de olsa ‘’aganın eli tutulmaz’’
Mutlu Bir Hizmet Deneyimi Yaşatın
Ürün ya da hizmeti satamasanız da iyi bir deneyim yaşatmaya, memnun bir
şekilde ayrılmasını sağlamaya çalışın. Satış işinde kısa vadeli düşünmek
sadece günü kurtarmaya yarar. Bir şey satamasanız da memnun ayrılmasını
sağlarsanız, yarattığınız pozitif etki sayesinde daha sonraki zamanlarda
sizin devamlı müşteriniz olması ve çevresindeki insanlara aldığı hizmetten
bahsetmesi kaçınılmazdır.
Memnun olmayan bir müşterinin, yaşadığı deneyimi 23 yıl boyunca bunu
anlatmaya devam ettiği gerçeği tam da bu zamanlarda aklınıza gelmeli.
Aleyhinizde, basında ya da sosyal medyada çıkacak kötü bir haberi ve bunun
oluşturacağı kötü imajı, yüzbinlerce liralık pazarlama bütçeniz ile
iyileştirememe ihtimaliniz var.
Krallar, hizmetinden memnun kalmadıkları kişileri aslanlara atıyordu belki ama günümüzde müşterinin memnun kalmadığı durumlarda bunu sosyal medyada yazdıklarını düşününce aslanlara atılmak daha iyidir belki de ☺
Empati Muhteşem Bir Şeydir
Ürününüz ya da hizmetiniz ne olursa olsun, yüz yüze ya da online yönteminiz
ne olursa olsun, parasını, sizin sattığınız şeye harcamasını istediğiniz
kişiyle empati kurmayı asla unutmayın. Kimse parasını kolay kazanmıyor.
Ondan da ötesi, hiç kimse karşılığını alamadığı bir şey için para ödemek
istemez.
Hatanızı Kabul Edin, Özür Dileyin, Bir Daha Tekrarlanmayacağı Sözünü
Verin
Eğer sattığınız ürün ya da verdiğiniz hizmetten memnuniyetsizlik yaşamış
bir müşterinin kaybolan güvenini tekrar kazanmak istiyorsanız bundan daha
iyi bir yol bilmiyorum.
İnsanlar şikayet ettikleri bir konuda satıcı tarafından dinlenmemekten,
sürekli savunmaya geçilmesinden ve hatanın birilerine atılmasından müthiş
rahatsız olurlar. Bütün bunlar çatışmaya, çatışma da düşmanlığa sebep olur.
Bir hata yaptığınızda; hatanızı kabul etmek, özür dilemek ve bir daha asla
böyle bir şey olmayacağını söylemek en garanti yoldur. Tabi ki bunda samimi
olmak şartıyla. Eğer şartlarınız izin veriyorsa telafi amacıyla bir küçük
hediye ya da indirim sunmak da ‘’WOW ETKİSİ’’ yaratacaktır.
https://rehber.pisano.co/wow-etkisi/
‘’İş hayatında primi en yüksek ve sigorta edilemeyen yegane şey
‘’MÜŞTERİ’’dir.’’
Özlem Arıcı
9 Şubat 2021
(İkram'dan küçük bir not: Özlem Hanım yazıyı bu tarihte attı ama ben 4
gün boyunca yazıyı blogumda paylaşamadım. Allah da beni bildiği gibi
yapsın, ne diyebilirim ki...)
HAKKIMDA:
Yazmayı hep çok sevmişimdir. Sonra bir gün bir blog açmaya karar verdim.Bu
yola çıkmadan hemen önce nasıl bir yol izlemem gerektiği hakkında uzun uzun
araştırmalar yaptım.
Çok sayıda makale ve bir iki tane kitap okuyarak bilgilenmeye başladım.
Okuduklarımın bazılarında ‘’mutlaka tek bir konu ya da benzer başlıklar hakkında yazın’’,‘’en çok ilgi duyduğunuz, en çok keyif aldığınız konuda yazın’’ şeklinde önerilere rastladım.
Kediler ve köpeklerle ilgili her şey beni çok mutlu ettiğinden, en çok
keyif alacağım konunun da yine onları yazmak olacağına karar verdim.
Blog sitemi açtıktan sonra da sitemi nasıl daha iyi ve okunan bir hale
getirebilirim diye araştırmalarıma devam ettim. Bu süreçte yazılarını
keşfettiğim ve hatırı sayılır düzeyde faydalandığım İkram Bey’in
verdiği ‘’misafir yazarlık’’ fırsatında hayvanlardan farklı bir
konuda yazmak istedim.
Konu seçimimi yaparken geçmiş dönem iş hayatımda kazandığım uzmanlıklarım
ışığında yazmayı tercih ettim. Çünkü toplamda 12 yıl boyunca müşteri
hizmetleri ekiplerinde müşteri temsilciliği, yöneticilik ve eğitmenlik
yaptım. Şikayet ve ikna ekiplerinde önemli deneyimler kazandım. Okuyan ve bu
konularla ilgilenen kişilerin işine yaramasını umuyorum.
Kediler ve köpekler hakkında okumaktan hoşlanıyorsanız blog sitem: https://patittin.com/
Sevgiler
Özlem Arıcı
Blogger- Hayvan sever & Aktivist
İkram'dan son bir not: Bu kadar güzel bir yazı yazdığı için ve genel olarak her ne kadar geç de paylaşmış olsam da anlayış gösterdiği için Özlem Arıcı'ya buradan çok teşekkür ederim. Kendisine blogger serüveninde başarılar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır