Agalara Geldik

Takip Edin
Öneriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öneriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Yeni başlangıçlar her zaman korkutucu olmuştur. Özellikle bir yolculuğa ya da seyahate karşı atılan en zor adım hep o ilk adımdır. Bir çocuk için okulun ilk günü neyse, bir genç için de üniversitedeki ilk gün odur. Özellikle şehir dışında bir üniversitede okumak fikri insanı en çok heyecanlandıran konulardan bir tanesi olabilir. Ancak bugünkü yazıyı "üniversitede nasıl davranmalıyım" sorusuna cevaben yazmıyorum, aksine böyle düşünenleriniz varsa şimdiden söyleyeyim: Böyle bir yazı aratıp vaktinizi harcamayın. Onun yerine bugün size üniversite hayatı hakkında ufak çaplı bir tanıtım ve tavsiyelerde bulunacağım. Hadi o halde, çok uzatmadan başlayalım.

Doğayla iç içe olmak, kuş sesleri ile uyanmak ve oksijenin baş döndürücü etkisi. Kamp yapmak özellikle şehir hayatının betonarme renk tonlarından, arabaların kuru gürültüsünden ve kalabalığın boğuculuğundan kurtulmak için şahane bir yol sayılabilir. Kamp çantasına koyulması gereken her şeyi koyduktan sonra bir otobüsle veya kişisel aracınızla gidebileceğiniz en yakın ormana kendinizi atmak bazen çoğu problem için en basit çözüm bile olabilir. Ancak kamp yapmadan önce her şeye hazırlıklı olduğumuzdan emin olmamız gerekmektedir. İşte bu yüzden bugün kamp yaparken dikkat edilmesi gerekenleri bu yazının devamında anlatmak istiyorum. Lafı çok dolandırmadan başlayalım o halde. İşte kamp yapmak isteyenlere yarayacak tavsiyeler..


Çoğu insan bu dünyada pozitif bir değişim yapabilme yeteneğini küçümser. Yapılması gereken şeylerin çokluğu altında ezilirler, yardım edilmesi gereken onca insan ve bir o kadar değişmesi gereken bakış açıları. Yine de bir çok insan dünyada bir şeyleri değiştirebilmek için epey çaba sarf etmekte.



Netflix dünya çapında adını duyurmuş bir Film-Dizi çekim kuruluşudur. Geçtiğimiz senelerde çoğu ülkenin orijinal dizilerini kendi prodüksiyon ve çekim yöntemleri ile dünyaya sunan Netflix şirketi oldukça iyi bir izleyici kitlesine sahip oldu. Ayrıca ortaya çıkarttığı bu yeni dizilerden bazıları dünya çapında ses getirmeyi başarmıştır. Örneğin Dark dizisi Almanya'nın ilk Netflix orijinal dizisidir ve yanlış hatırlamıyorsam ilk Fantastik dizilerinden de bir tanesi olabilir. Buna rağmen bile bu dizi dünyanın bir çok ülkesinde büyük bir hayran kitlesine sahip olmuştur.



Lise yılları bittiğinde insanda doğal olarak bir gerginlik oluşur. Artık üniversiteye geçmenin zamanı gelmiştir. Peki ama üniversite hayatı nasıldır? Eğer kendinize üniversitede nasıl arkadaş edinebilirim veya üniversiteye geçenlere tavsiyeler neler olur diye bir soru soruyorsanız tam yerine geldiniz.

Gelin hep beraber üniversiteye geçenlerin neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğini konuşalım.





Fantezi alanı ile ilgilenen herkesin, hayatında en az bir kere ismini duyduğu belli başlı diziler vardır. Bunlardan başında Supernatural, Teen Wolf, The Vampire Diaries gibi diziler geliyor. İlk iki diziden (yanlış hatırlamıyorsam) daha önce blogumda bahsetmiştim. Eğer önceki dizi veya film önerilerimi okuduysanız genel olarak uçmalı kaçmalı, fantastik yaratıklarla dolu dizileri/filmleri sevdiğimi biliyorsunuzdur. Bugün de size The Vampire Diaries'in spin off'u yani, o dizide çok sevilen konuk oyuncuların farklı başka bir dizi olarak ekranlara gelmesiyle başlamış seriyi, yani The Originals'i anlatmak istiyorum.

Şöyle bir soruyu çok sık duyuyorum. "İkram, sen erkeksin bilirsin. Erkek arkadaşıma doğum gününde ne almalıyım?" Ya da " Sevgilime hediye olarak ne alabilirim?" Her sene 24 şubata yaklaştıkça belirli bir tayfa aynı soruyu sorup duruyor. Örgüt gibiler. Aslında alınacak hediyeye; başkasına sormak yerine, onu çok iyi tanıyan birisi olarak sizin karar vermeniz taraftarıyım derdim. Ancak böyle bir yazı yazarak size ufak da olsa birer fikir verebilirim diye düşünüyorum. Böylece hem belki siz sayemde sevgililer gününde sevgilinize özel ve şık bir hediye alabilirsiniz. Hem de artık ben bir daha malum soruyu sorduklarında bu yazının linkini atabilirim.... Yetti gari.



"..çoğu insan mutsuz koşullarda yaşıyor ama yine de bu durumu değiştirmek için bir adım atmıyorlar, çünkü güvenli, rahat ve tutucu bir yaşama şartlanmış vaziyetteler.  Bunların hepsi akla yatkın görünebilir ama gerçek şu ki birinin içindeki maceracı ruha güvenli bir gelecekten daha çok zarar veren hiçbir şey yoktur. İnsanın ruhundaki en temel çekirdek maceraya duyduğu tutkudur. Hayatın neşesi, yeni tecrübelerle karşılaşmamızdan gelir ve buna ilaveten sonsuza kadar değişen bir ufuktan, her gün, yeni ve farklı bir güneşe sahip olmaktan daha harika bir neşe yoktur." 

Chris McCandless, Into the Wild.



Hepimiz toplum içinde kişiliğimizi gizliyoruz. Kendi kimliğimizi tam anlamıyla göstermek yerine bulunduğumuz ortamın su misali şeklini alıyoruz. Sebepsizce başkalarının bize kim olduğumuzu ve nasıl davranmamız gerektiğini söylemesine izin veriyoruz. Halbuki hepimiz ayrı bir hazine, ayrı bir melodiyken sürüye uyup toplumun çizdiği yol üzerinden yürüyoruz. Hiç basılmamış çimlere basıp yol açmak varken bir pide kuyruğu gibi aynı yola diziliyoruz.

Hatalı bir sistemdeki küçük çarklardan başka bir şey değiliz. Hiç kimse neyi neden yaptığını bilmeden bir şeyler yapıyor. Örneğin en basitinden neden okula gitmek zorundayız? Okulda öğrenilen bilgilerin yüzde sekseni hayatımızda bir daha asla karşılaşmayacağımız türden bilgiler. Ya da neden her gün işe gitmek zorundayız? Milyonlarca yıl boyunca insanlar kendi yaptıkları ürünlerle ve yardımlaşma ile geçindi. Gelişmemiş (!) uygarlıklar çağında toplumdaki tarım yapan bölge, yapmayan ancak teknik işlerle uğraşan bölgedekilere yardım edip karşılığında ihtiyaçları olan malzemeleri alıyordu. Para diye bir şey yoktu ama paraya bir ihtiyaç da yoktu.

Binlerce yıllık takas sistemi bir kaç yılda aniden yerini para sistemine bıraktı. Bu devirden sonra da zaten zincir apayrı yerlere gitti. Eskiden insanlar anlık alışverişler yaparlardı. Örneğin elinde bir flütü olan insan o flütü iki kilo elmaya takas edebilirdi. Ama takas etmese o flütü saklayıp zenginleşmeye çalışamazdı. Yani demek istediğim o zamanlarda insanlar "Ah şu flütü vermeyeyim, üstüne iki ayakkabı ve beş de çekiç koyar güzel bir at arabası alırım" demezlerdi. O zamanlar biriktirme kültürü yerine benim buna senin de şuna ihtiyacın var kültürü vardı. Ne zaman ki para icat edildi, insanlar gelecek planları kurmaya başladı.

İşte bizim bugünkü pide kuyruğumuzun başı ta paranın icadına dayanıyor diyebiliriz. Paranın gelişi ile insanlar ihtiyaçlarını sınırlandırmaya yöneldi. Cebimde daha çok bulunsun diyerek daha az yedi ve daha az içtiler. Yetmedi paraya bağlanan meslek sistemlerini icat ettiler. Bunun yanı sıra çocuklarını daha iyi mesleklere yöneltmek için okullar kurdular. Böylelikle sırf para üzerine kurulmuş yeni bir dünya düzeni oluşmuş oldu.

Artık insanlık olarak bu yerleşmiş düzene o kadar alıştık ki, günlük hayatta okumayan birisini görünce ayıplıyor, çalışmayan birisini görünce üzülüyoruz. Okumamak ve çalışmamak tabi ki iyi bir şey değil. Bunda diyecek bir şeyim yok. Ancak okumamak veya bir meslekte çalışmamak kötü bir şey de değil. Okul sadece bilgiye giden bir araçtır. Çoğu insanın unuttuğu şey ise okulun bilgiye giden tek araç olmadığıdır. Eğitim veya yönetim sistemi her insana uymayabilir. Herkes bir bilgiyi aynı şekilde öğrenemeyebilir. Bu hiç kimseyi bir diğerinden düşük seviyede insan yapmaz. İnsan için öğrenmek ömür boyu sürecek bir yoldur. Diğer hangi hayvanlar dünyaya bu kadar yayılıp dünyanın kaynaklarını böylesine kullanabilmiş ve hatta uzaydaki diğer milyonlarca gezegeni merak edip araştırmıştır ki?

Ama yok. Bizim için bir insanın doktor veya hakim olması insan olmasından daha önemli. İşte bu yüzden yavaş yavaş şekilleniyoruz. İnsanların olması gerektiği (!) modellere o kadar saplantılıyız ki oldukları kişiliklerini umursayamıyoruz. Farklı insanları asla ama asla kabullenemiyoruz. En basitinden tüm dünyayı gezmek isteyen bir insana maceraperest gözüyle bakılıyor. Çoğu zaman "Vaay bee.." denilip imreniliyor ve insanlara "Keşke ben de yapabilsem böyle bir şey ya" dedirtiyor. Halbuki çok da büyük bir olay değil ki bu. Çok aşırı yüksek paralar da gerektirmiyor. Tek yapman gereken dünyadaki sisteme olan bağından bir an için kopmak. Ne bileyim işine biraz mola vermek, daha az gereksiz masraflar yapmak gibi şeyler.

Okulu olanlar da devamsızlığını yatakta yatmak için kullanmasınlar bir zahmet, 200 lira biriktirin ve farklı şehirden bir arkadaş edinip onunla buluşun. 100 lirası yola gitse 100 lirasını da harcarsınız. Çok büyük bir ücret değil, alışverişe gidince bir mont ve ayakkabıya bunun iki katını verebiliyoruz. Ha öyle gitmiş ha böyle.

Ya da ne bileyim evinizde oturmayın her zaman. En yakınınızdaki kurslara bakın, çok ilginç kurslar göreceksiniz. Örneğin İsmek kursları (sanırım sadece İstanbul içinde var) okçuluktan at binmeye, piyanodan el işine kadar bir sürü kurs veriyor. Hiç olmadı yabancı dil kurslarına başvurun. Kendinizi yarından itibaren geliştirmeye çalışın. Bu dünya bir günü bile boş geçirmeniz için çok kısa. Bir gün aniden sizin için durmayı bırakacak. Hani John Green'in dediği gibi hayat bu şekilde. Bir anda sözün ortasında -belki cümlenizi bitirmeniz bile beklenmeden- hikayeniz bitecek. İşte o gün önemli olan o hikaye bitene kadar sizin bu hikayede ne kadar baş rol olduğunuz, olayları sizin mi yönettiğiniz yoksa toplum nehrinde sürüklenip karaya mı vurduğunuz.

İplerinizi elinize alın ve geleceğiniz için değil bugününüz için yaşayın. Gelecek hiç gelmeye de bilir. Ama bugün tam karşınızda. Onu iyi değerlendirin.



Harry Potter'la büyümüş bir çocuk olarak hep büyü ve fantazi hayranı olmuşumdur. Benim gibi Harry Potter hayranı olanlara Harry Potter gibi bir dizi önerim var. Büyü temalı dizileri ve fantastik dizileri beğenenlere bu diziyi şiddetle tavsiye ediyorum.

Dizinin adı The Magicians. Konusu ise büyü yeteneği olan insanların bir okulda eğitim görmesi üzerine kurulmuş. Basitçe Hogwarts'ın Amerika versiyonu olan Breakbills isimli okulda okumak üzere sınavı kazanan Quentin Coldwater, okula başlaması ile çok garip olaylar meydana gelir.

Bir varlık Quentin'in ve diğer herkesin acı içerisinde ölmesini istemektedir. Quentin'in ve arkadaşlarının, bu varlığın ne olduğunu araştırırken aynı zamanda bu varlığa karşı savaşabilecek gücü ve bilgiyi toplamaları gerekecektir.

Hem mizahi yönü ile hem de daha büyük kitleye hitap etmesi ile bu diziyi beğeneceğinizi düşünüyorum. 3. Sezon onayını alıp 2018de başlayacak olan The Magicians dizisi şuan sezon finalinde. Eğer hızlı hızlı izlerseniz yeni sezona yetişebilirsiniz :)

Dizinin ilk sezonunda (sanırım üçüncü bölümünde) Türkçe büyü yaptıklarını da eklemek istiyorum. Kızın sana dönmeni emrediyorum diyemeyişini izlerken alacağınız zevk efsane olacak inanın bana. Hele çocuğun seni bağlamak deyişi. Afferdersiniz diyemeyişi....

Seni balgamişyu diyor resmen ama büyü tutuyor çok saçma. Son kelimeyi resmen uydurmuş aga nasıl olur da büyü tutar??

Uzun zamandır film izlemiyordum, ben de bir çılgınlık yapıp gece saat bir buçukta film arayışı içerisine girdim. İyi ki de girmişim. Bu yaz doğum günümde vizyona girmiş olan Valerian ve Bin Gezegen İmparatorluğu isimli filmi açtım. Film bitince de koşa koşa buraya gelip film hakkında ne düşündüğümü yazayım dedim. Valerian and the City of a Thousand Planets filmi hakkında neler beğendiğim ve neler daha iyi olabilirdi?


Son zamanlarda özellikle gençlerde yaygın birer melankoli akımı var.  Hormonal denge, aşk, ev ve benzeri sorunlar üst üste bindikçe çoğu zaman odada yalnız başına duygusal şarkı dinleme ihtiyacı duyabiliyoruz. Ve bir yerden sonra artık mutlu olmak istiyorum diyoruz. Peki neden mutlu olamıyoruz. Elimizde çoğu insandan fazla imkanımız var. İnternetimiz, evimiz, suyumuz, elektriğimiz var. Peki ne eksik?


Merhabalar Agalarım, Almanca tercümanlık okuyacağımı bir önceki -yani buradaki- Agasal'da söylemiştim. Almanca seviyem baya yerlerde olduğu için kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Gramer konuları ile ilgili bütün çabalarıma rağmen hala tam anlamıyla cümle kuramıyormuşum gibi hissediyorum. Ama sıkıntım yok halledicem inş.

Ben de dedim ki neden gramer konusunda kendimi bu kadar kasıyorum, Almanca şarkılar bulup onların sözleri ile kendimi geliştirmeye çalışayım. Oldukça mantıklıyım değil mi? Bence de.



Merhaba Agalarım, yaklaşık yarım saat önce İngiltere'nin en meşhur efsanelerinden biri olan Kral Arthur efsanesinin bu sene vizyona girmiş olan filmini izledim. Filmin tam adı Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (Orjinal adıyla King Arthur: The Legend of the Sword)

Eğer izlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim, çünkü baya kaliteli yapılmış. Filmin konusu şu şekilde:

Bu yazı Melike Nur isimli arkadaş tarafından yazılmış bir misafir yazıdır.

Selam agalar, adım Melike Nur. Bugün bu yazıda sizlere fıstığı bol leblebisi az ortaya karışık öneriler falan yazmayı planlıyorum. Eğer canınız sıkılıyorsa okuyun derim yapacak bir şeyler bulursunuz en azından. Belki bu yazı sayesinde tanışır kaynaşırız. Can sıkıntısına iyi gelen şeyler konulu bu yazıyı beğenirseniz alt tarafta yorum bırakmayı unutmayın. İyi okumalar..


Evet Agalarım yaz tatiline çok az kalmasıyla beraber sevgililer telaş içerisine girmiş bulunmakta. Bunca boş zaman varken hep aynı şeyleri yapıp (sinemaya gidip) duran sevgililer için daha farklı aktiviteler topladım. Yalnızsanız üzülmeyin en iyi arkadaşınızı alıp yapabileceğiniz şeyler de mevcut :d

O zaman bakalım bu sevgiliyle yapılabilecek 23 faaliyet neymiş..



Başlıkta Erebos kitabının konusu deyince çok ciddi oldu sanki ama böyle kalsın. Erebos'u bana Tumblr'dan bir arkadaşım yolladı. Kendisi Amasya'da yaşıyor ve hala konuşuyoruz. Erebos'la birlikte iki tane daha kitap yollamış sağ olsun. Onların da isimlerini vereyim, Kurucunun Kızı- Devrimin kızı.

kitap, bookstagram, kitap önerisi
Merhaba Agalarım yazı yazmayalı kaç gün oldu. Yaklaşık 8 gün olmuş. Bu aralar pek yazamıyorum LYS dönemi malumunuz, çalışmam gerekiyor. Yoksa mezuna kalıp bi sene daha debelenmem gerekecek. Allahım düşman başına verme yarabbim ama şeye verebilirsin şu okuldaki beyinsizler var ya baş harfleri Y ve A ve Ö HE Bİ DE DİĞER Y'ye.

Günlük beddua seansımızı yaptıktan sonra asıl konuya geçiyorum.

Son zamanlarda John Green fetişi ile yaşıyorum. Kağıttan kentler, Alaskanın Peşinde isimli kitaplarını okudum -Alaskanın Peşinde daha bitmedi ama konumuz bu değil şşş- bir de Aynı Yıldızın Altında isimli filmi çok seviyordum ve öğrendim ki onu da John Green yazmış. Dayanamadım ve Tumblr'daki hesabımda John Green kitabı kabul edilir diye bir paylaşımda bulundum. Sağ olsun Beyza isimli arkadaş Aynı Yıldızın Altında'yı yolladı. Derken bir patlama oldu kitap yollamak isteyen beş kişi falan çıktı. Bazıları iki üç kitap birden yollamak istedi ben de yüzsüzümdür olur dedim. Böylelikle Havvanur isimli bir kankişim bu kitabı aldı. Kitabın genel bilgilendirmesini hemen yapıyorum.
Wattpad kitabı önerisi 

Arkadaşlar şu zamana kadar çok fazla yerdik wattpad kitaplarını ama bu yazıda çok güzel anlatımı olan bi kitaptan bahsedicem. Verdiğim ilk wattpad kitabı önerisi olacak bu. Belki ileride daha başka wattpad kitabı önerileri yapabilirim. (Parantez içinde bi açıklama yapayım, wattpad kitap önerisi diye yazılı yerleri siyahla yapıyom ki yazı google aramalarında üst sıralara çıksın ehehe kusura bakmayın verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür diliyoruz djrhjd. Bu arada bunu 25 martta editledim bakalım şuan ikinci sayfada bi kac hafta sonra belki birinci sayfaya yerleşir inş jdjd)

Neysem ne diyoduk yazarı çok sevdiğim bi arkadaşımın ikizi oluyo kendisiyle yeni tanıştık sayılır ama o da çok iyi 1 kişi hdjddf



Niye böyle bi yazı yazma ihtiyacı duyuyorum bilmiyorum ama yazcam. Abiniz olaraktan yeni nesillere meşale tutmak istiyom. Meşale tutmıyım ya kim bulcak meşaleyi, telefonun flashı da iş görür.

Agalarım ciyerlerim ilk olarak şöyle kronolojik sırayla başlıcam

1-  Herkesle kanka olmayın

Etrafınızda çok insan olunca insanlar tarafından size bi etiket takılıyo "sosyal" diye. Ama bence sosyallik böyle olmamalı. Herkesle kanka olunmaz arkadaşlar herkesle konuşulur herkesle samimi olunur ama herkesle kanka olunmaz. Kanka olacağınız kişileri güzel seçin. Burdan kankişlerim elif ve amete selamlar mucks. Bi iki kişiyi seçin samimi olduklarınızdan, onlarla kanka mı olursunuz kardeş mi olursunuz siz bilirsiniz ama bence aranızdaki ilişki hep bi sınır dahilinde olsun.

Aq bi saniye yazmaya devam edicem abim şuan kafasını arkasına yaslamış uyukluyo ve kafası iki saniyede bi kayıp duruyo videoya almam lazım

Geldim ben videoyu acana kadar abim kalkti yatağına girdi yattı ;( neyse ne diyoduk herkesle kanka olmuyoz nokta

2- Okulu sevmeyin tamam ama saygı duyun

Arkadaşlar özellikle liseye yeni geçen agalarım aman ha dikkat edin. Şöyle bi gercek var ki liseye geçildiğinde her şeyi koyveriyoruz toplumca. Ortaokulda 60 alınca ağlarken lisede birden 20lere düşüyoz falan. Size bu konuda bi tavsiye vereyim ders çalışmasanızda dersi dinleyin boşverin sohbeti muhabbeti ya o kadar önemli değil valla bakın.. ben hiç ders çalışmadım lisede, ama dersleri hep dinlerdim genelde ya düz  ya da teşekkürle geçtim. Düz aldığımda da hep matematikten kaldığım için aldım yoksa ortalama 70 küsürdü. Neyse şimdi ygs dönemi gelince hep dersi zamanında iyi dinlemenin etkilerini gördüm. Konuyu bi kere okuyunca aklıma geldi direk konular. Bazı kişiler gibi delicesine konu çalışmadım oturdum çay çekirdek konu anlatım okudum djnwkwbd sülalem rahattır biraz

3- Sevdicekleriniz uğruna kankalarınızla küsmeyin

Valla bak sevgili işleri kankalıkla çakışıyorsa o iş ciddi değildir. Bi kişi bi kişiyi seviyorsa onu üzmemek için kankalarını kabullenir. Eğer sevgiliniz ciftlesme mevsimi gelmiş güvercin gibi göğsünü kabartıp ARİFLE KONUŞMAYACAKSlN/ NECLAYA TERS CEVAPLAR VERECEKSİN gibi bişey derse ağzına ayakkabınızı sokup oradan uzaklaşmanızı tavsiye ediyorum.

4- Hayat gerçekten boş tadını çıkarın ama kendinizi kaybetmeyin

17 yaşındayım bi kac ay sonra 18 olucam ama gerçekten bu hayatın anlamını çözemedim her şey anlamsız ama bakın herrrrr şey anlamsız. Mesela en başından anlatıyorum doğuyoruz okula başlıyoruz bize daha iyi bi hayat için okuyun diyolar. Okumaya devam ediyoruz daha iyi bi işimiz olsun diye çalışıyoruz. Her gün saat 7den akşam 5e kadar okuldayız ve bi gün biteceğini biliyoruz. Ama aslında bisey degismeyecek. Bu sefer işe başlıcaz saat sekizden 6ya kadar falan belki akşam sekize kadar işte kalıcaz. Daha iyi bi ev araba için bi kaç sene calişacaz sonra bunlarında az-cok etkisiyle daha iyi bi eş için çalışıcaz. Sonra bi kaç sene gececek coluk cocuk yapicaz onlar icin çalışıcaz biraz daha gecince onlar okula biz de mezara gidicez. E noldu şimdi hergün güneşle beraber kalktık gerek okul gerek işe gittik sonra aksam oldu eve geldik yattik veee uyanınca tekrar hazırlanıp gittik. E nerde bu dünyanın güzelliklerini gördüğümüz kısım. Nerde şu 7 mi 8 mi harikası olan dünya... hiç

Aq belki çok karamsarım ama vallaha çok mantıksız ya sırf oyalanmak için kendimize meslekleri (ya da okulu) icat etmişiz resmen. Tamam okul belki bi yere kadar önemli ama bazı konular öyle ki sadece sınava kadar çalışıyoruz çünkü salakça derecede lüzumsuz. AQ OKULU BİT ARTIK

5te mi kaldık noldu evet 5 imiş

5- Hayattaki tek anlamlı şeyin peşinden koşun

Mutluluk, aşk, sevgi, huzur.. ŞAKA YAPTİM PARA XD

Şaka şaka tamam para degil tabiki

Cidden mutlu hissettiğiniz yerde olun. Kendinizi görmek istediğiniz yerde görmek için çabalayın. İnanın dünya üzerinde hic bisey sizden kıymetli değil.

Kiymetlimisss.

Sizin için önemli olan şeylerin önüne başkalarını koymayın hayatınızı çizen kaderinizi yazan siz olun. Bi de arada sırada kendinizi 70 yaşında hayal edin ki bazı kötü şeyleri yapmanıza engel olsun. Bende işe yarıyo diyorum ki 70 yaşında olsam yaptıklarımdan gurur mu duyardım utanç mı. Bu felsefeyi de unutmayın canolar cidden çok da serbest olmaya gerek yok dhehdbdjfnd

6- Gururunuz olsun

Size yapılan biseyi cabuk unutmayın saf olmayın arkadaşlar kusura bakmayın ama affetmek erdemlilik falan değil bence. Adam gelsin siksin siksin siksin sonra gelsin özür dilerim desin oh ne ala memleket. Eğer çevrenizde böyle birisi varsa sümsüğü yapıştırın kafasına acımayın.

7- Birinden hoşlanıyorsanız ilk adımı siz atın

Hatta bırakın ilk adımı attınız olmadı mı gidin bi kaç ay sonra ikinci bi adımı daha atın. Yemin ederim bakın ekmek musaf çarpsın dusbdidhsiehds HİÇ BİSEY KAYBETMİYOSUNUZ VALLA BAK AMQMQ

Bakın yazsanızda yazmasanızda zaten konuşmuyorsunuz. Ama eğer yazarsaniz belki bi ihtimal konusacaksiniz belki bi ihtimal geceleri öpücükler iyi geceler mesajları falan eşliğinde yatcak sabah günaydın mesajlariyla uyanacaksınız. Belki bi ihtimal 1 pazar günü sizin için 106 km kalkıp sizi görmeye gelecek. İLK ADİMİ O ATMİYOSA SİZ ATİN, ÇÜNKÜ İLK ADİMİ ATANLARİ YAGLİ KAZİGA OTURTMUYOLAR

8- cömert olun samimi olun ve kendinizi sevin

Bu üç sey çok önemli ama dozunda. Fazla comert olup kendinizi kullandırtmayın fazla samimi olup kendinize yavşak dedirtmeyin. Ve kendinizi çok sevip egolanmayın. Ama kendinizi sevin be. Özgüveni olmayan insanlar olarak çok tatlıyız bence

Daha fazla uzatırdım da kahfaltı yapacam bays yeter bu kadar size gfjfhfyd


Agalar meraba bu çocuk harika bi kitabı bitirdi. Bu seferki kitap önerisi yazısı kitap önerisi isteyen ve kitap okumayı seven aynı zamanda strateji ve liderlik hakkında kendine güvenen herkese gelsin. Buyrun efendim kitap önerisi yazısının başrolü: Kızıl Yükseliş