Agalara Geldik

Takip Edin


Yeni başlangıçlar her zaman korkutucu olmuştur. Özellikle bir yolculuğa ya da seyahate karşı atılan en zor adım hep o ilk adımdır. Bir çocuk için okulun ilk günü neyse, bir genç için de üniversitedeki ilk gün odur. Özellikle şehir dışında bir üniversitede okumak fikri insanı en çok heyecanlandıran konulardan bir tanesi olabilir. Ancak bugünkü yazıyı "üniversitede nasıl davranmalıyım" sorusuna cevaben yazmıyorum, aksine böyle düşünenleriniz varsa şimdiden söyleyeyim: Böyle bir yazı aratıp vaktinizi harcamayın. Onun yerine bugün size üniversite hayatı hakkında ufak çaplı bir tanıtım ve tavsiyelerde bulunacağım. Hadi o halde, çok uzatmadan başlayalım.

Herkesin hayatında en azından bir kere olsun gördüğü, belki eline bile aldığı bir kitabı anlatmak istiyorum size bugün. Adını kesinlikle en azından bir kere olsun duymuşsunuzdur.  Paulo Coelho'nun yazdığı Simyacı romanı. Bu güne kadar okuduğum tüm kitaplardan daha çok sevdiğim bu kitabı, aslında tam olarak okudum diyemeyiz. Kitap okumaya zaman bulamadığım bu yoğun günlerde arkadaşımın attığı bir Youtube linki sayesinde bu kitabı dinleme fırsatım oldu.

Doğayla iç içe olmak, kuş sesleri ile uyanmak ve oksijenin baş döndürücü etkisi. Kamp yapmak özellikle şehir hayatının betonarme renk tonlarından, arabaların kuru gürültüsünden ve kalabalığın boğuculuğundan kurtulmak için şahane bir yol sayılabilir. Kamp çantasına koyulması gereken her şeyi koyduktan sonra bir otobüsle veya kişisel aracınızla gidebileceğiniz en yakın ormana kendinizi atmak bazen çoğu problem için en basit çözüm bile olabilir. Ancak kamp yapmadan önce her şeye hazırlıklı olduğumuzdan emin olmamız gerekmektedir. İşte bu yüzden bugün kamp yaparken dikkat edilmesi gerekenleri bu yazının devamında anlatmak istiyorum. Lafı çok dolandırmadan başlayalım o halde. İşte kamp yapmak isteyenlere yarayacak tavsiyeler..