Agalara Geldik

Takip Edin


Üç aylık bir molanın ardından ufak bir şeyler karalayıp tekrar görünmez olacağım. Selamlar agalarım. Buraya hak ettiği ilgiyi vermediğim için beni taşlamadığınızı görmek oldukça üzücü. Keşke burası da bir İnstagram ya da Facebook gibi iş yapan bir sektör olsaydı da diğer bloggerlar ile sürekli etkileşim halinde olsaydık. Bu durum da oldukça üzücü.


Merhaba agalarım. Blogger kullanan çoğu kullanıcının en yaygın hedefi verdiği emeğin karşılığını bir şekilde görebilmektir. Bu yüzden bloggerlar çoğu zaman ilk aylardan Adsense başvurusu yapar ve genellikle reddedilirler. Bu yollardan ben de çok kez geçtiğim için böyle bir yazı yazmak istedim.

Eğer bu yazıyı google aramalar sayesinde bulduysanız muhtemelen aklınızdan şu sorular geçiyordur. Bloggerla nasıl para kazanabilirim, Bloguma adsense reklamlarını nasıl alırım ya da belki Adsense üyeliğim aylardır onaylanmıyor da diyor olabilirsiniz. Bu soruların hepsine aşağıda uzunca değineceğim. Umarım bu yazı Türkiye Blogger sektörüne yeni katılan sizlere bir fayda sağlayabilir.




Birisinin size aşık olmasını sağlayamazsınız. 
Tek yapabileceğiniz kendinizi "aşık olunabilecek birisi" yapmaktır.

-Derek Gamba


Bildiğiniz üzere üniversite sonuçları geçtiğimiz günlerde (06.08.2019) açıklandı. Üniversiteye yeni başlayacak ve yurtta kalma fikrinden çok hoşlanmayan bir sürü öğrenci bu sene ailesinden uzakta, kendi evine veya öğrenci evine çıkacak. Bugün yazdığım bu yazı da tam olarak bu konuyla alakalı. Son üç aydır öğrenci evinde kalıyorum. Yani sizi çok iyi anlayabilecek bir dönemimdeyim. Ailemin yanından çıkalı çok olmadı, bu yüzden o rahatlığı henüz unutmadım. Ayrıca öğrenci evinde çok uzun zamandır yaşamıyorum. Bu sebeple de henüz zorluklara alışmış sayılmam.

Yıldızları aşıp, galaksileri geçip, birkaç milyon yıl boyunca son hızda gittiğinizde karşınıza kocaman bir kütüphane çıkarmış. Bu kütüphane bir adet yaşlı adam ve onun ayak işlerini yapan ufak periler tarafından yönetilirmiş. Kütüphane o kadar büyükmüş ki her bir kitap rafında yüz milyon kitap bulunur ve her kitaplıkta iki yüz atmış üç tane raf olurmuş. Ve kütüphanedeki kitaplık sayısı sonsuzdan biraz azmış. Anlatılanlara göre kütüphanenin her odasında sayısız peri çalışırmış.



Depresyon hayatın her aşamasında yediden yetmişe her insanı etkileyebilecek, zor ama tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gündelik hayatınıza engel teşkil eder, acı çekmenizi sağlar ve sadece kendinizi yıpratmakla kalmaz aynı zamanda etrafınızdaki insanları da yıpratırsınız.



Bir kitleyi en kolay yönetme yolu iletişim ögelerini ele geçirmektir. Bundan yetmiş yıl  kadar önce bu iletişim ögeleri gazete, dergi ve kitaplardı. Kaldı ki o zamanların hükümetleri bir çok kitabı toplatmış, gazete ve dergilerdeki bazı yazılardan dolayı ünlü edebiyatçılarımızı hapse bile atmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte televizyon gibi daha farklı bir kitle yönetim silahı topluma girdi. Ve o gün bugündür Türk toplumu inanılmaz değişime uğradı. Benim bugün eleştirmek istediğim konu da tam olarak budur.



Planlara sahip olmak her zaman çok önemlidir. Gelecek planı yapmak sizi bu güne bağlayan, bu gününüzü kıymetli kılan en önemli şeylerden birisidir. Plansız programsız giden hayat bir rüzgara kapılmış yaprak misali oradan oraya savrulur. Bu durumun da kulağa hoş gelen bir yanı yok diyemem tabi. İnsanın doğası gereği bilinmezliğe olan bu merak/ilgi bazen beni düşündürüyor. Hayatı planladığım gibi yaşamaktansa rüzgarın beni götürdüğü yerde yaşamak daha mı güzel olurdu?


Eğer bu yazıyı okuyorsanız siz de muhtemelen Harry Potter evreninde çocukluğunu geçirmiş, Harry Potter dünyası ile içli dışlı büyümüşsünüzdür. Bu yüzden; bir çoğumuzun hayatında, kitapları ve filmleri ile iz bırakmış olan Harry Potter serisi hakkında bilmediğimiz ufak detayları paylaştığım ve çok eğlenerek yazdığım bu yazıyı seveceğinizi umuyorum. Haber siteleri lafı çok uzatmadan o ilginç küçük detayları vermeye başlıyorum :)



Yeni yıla girdiğimizden beri - hatta spesifik konuşmak gerekirse 19 Aralıktan beridir bloga yazı eklemiyorum. Kasten ekleyemiyorum demedim çünkü yazasım gelmemişti hiç, halbuki son üç aydır patır patır yazı yazıyordum. Ne olduysa aniden dedim ufak bir ara vereyim çok ısınmasın makine, hararet yapar sonra. O gün bu gündür saldım galiba yazı işlerini.



Çoğu insan bu dünyada pozitif bir değişim yapabilme yeteneğini küçümser. Yapılması gereken şeylerin çokluğu altında ezilirler, yardım edilmesi gereken onca insan ve bir o kadar değişmesi gereken bakış açıları. Yine de bir çok insan dünyada bir şeyleri değiştirebilmek için epey çaba sarf etmekte.