Agalara Geldik

Takip Edin
agasal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
agasal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



İyiden iyiye bu blogu, denizciler ve ailelerinin ilişkisine benzetmeye başladım. Aylarca sefere gidip denizler aşıyorum, ardından buraya gelip iki üç kelime bir şeyler karalayıp tekrar yelkenleri kaldırıyorum. Bazen de emekli öğretmenler gibi yapacak bir şey bulamayıp sıkıntıdan kendime iş çıkartır gibi hissediyorum. Emekli demişken ne zaman emekli olacağımı merak etmekteyim. Az kaldı aslında, bir bakıma emeklilikte yaşa takılıyorum diyebiliriz. Yıllardır çalışmadığım yer kalmadı. Kafe, dondurmacı, halk ekmek, fotokopici, Alarm şirketi, Türk Hava yolları... Evet doğru duydunuz. Türk hava yolları'nda işe başlamıştım. Hayır uçak olarak değil, anlatacağım sabır lütfen.


Öncelikle herkese merhabalar. Epey zamandır güncellemediğim bloguma geri döndüm ve burada herkesin içinde blogumdan en içten özürlerimi diliyorum. Gerçekten ne sen bu muameleyi hak ettin, ne de bu muamele bana yakıştı. Ama sıkıntı etme çünkü artık kürkçü dükkanıma geri döndüm. 
Çok yakında anasayfanı  tekrar kaliteli ve özgün içeriklerle donatacağım ama ilk olarak ufak bir deklarasyon yapmak istiyorum. 


Üç aylık bir molanın ardından ufak bir şeyler karalayıp tekrar görünmez olacağım. Selamlar agalarım. Buraya hak ettiği ilgiyi vermediğim için beni taşlamadığınızı görmek oldukça üzücü. Keşke burası da bir İnstagram ya da Facebook gibi iş yapan bir sektör olsaydı da diğer bloggerlar ile sürekli etkileşim halinde olsaydık. Bu durum da oldukça üzücü.


Yeni yıla girdiğimizden beri - hatta spesifik konuşmak gerekirse 19 Aralıktan beridir bloga yazı eklemiyorum. Kasten ekleyemiyorum demedim çünkü yazasım gelmemişti hiç, halbuki son üç aydır patır patır yazı yazıyordum. Ne olduysa aniden dedim ufak bir ara vereyim çok ısınmasın makine, hararet yapar sonra. O gün bu gündür saldım galiba yazı işlerini.



Yeni yıla saatler kalmasıyla beraber böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum. 2017'nin benim için nasıl bir yıl olduğunu kronolojik sırayla anlatacağım. Başlamadan önce muhakkak şunu söylemek isterim ki: 2017'nin bacısını öpeyim.

Ocak 2017: İlk ayları aşırı depresif zamanıma denk geliyordu. O zamanlar en yakınım dediğim arkadaşlarımın (!) ne yılan, ne şerefsiz olduklarının farkına vardım. İkinci haftasından sonra ilk defa uzun süreli düşündüğüm bir sevgili yaptım ve baya da sevdim şimdi inkar etmeyeceğim.

YGS- LYS dönemim olmasıyla beraber sürekli köpek gibi çalışıyordum. Her pazartesi ve perşembe günleri eve özel hoca geliyordu. Spoiler: Özel hocanın tüm yardımlarına rağmen YGS'de matematikten 11,5 net yapabildim

İlk defa bir arkadaşıma gerçekten dertlerimi açtım. Baya baya açtım hem de ve kız tam istediğim şekilde yanımda oldu. Onu buradan öpüyorum <3

Şubat: Ocak ayından şubat ayına kadar hiç olmadığım kadar mutluydum. Ee ilk aşk ilk heyecan derler hani, biraz onun da etkisi vardı. Ancak olmadı, Şubatın sonlarına doğru biten ilk ilişkiden dolayı bir miktar üzgünce YGS çalıştım. Onun dışında Şubat ayında hiçbir şey olmadı.

Mart: YGS'ye girdim ve beklediğimden çok kötü geçti. Türkçe bölümünde sıradışı ayrı yazılır dedim ve cevap doğruydu. Ama işaretlemedim o soruyu çünkü salağım. Matematikteyse iki açıyı toplayıp sıfır buldum. İki açının toplamı nasıl sıfır olabilir diyerek kendime sinirlenip biyoloji çözdüm. Allah'tan geri kalan derslerim iyiydi de ilk 125k'ya girebildim. YGS ardından hemen LYS çalışmaya başladım. Bir kitaba 65 TL verdim. Hala üzülürüm 65 TL'me.

Ayrıca bu ay bir akıl hastasıyla fark etmeden konuşmaya başlamışım. Kız iyice sevgiliyiz moduna girip ben konuşmayı kesince eski sevgilimi falan bulmuş. Sadece ismini verdim he ne face ne insta hiç bir şeyini söylemedim.

Nisan: Bu ay deli gibi LYS çalışıyordum. Amacım Ege Üniversitesine girmek ve Almanca tercümanlık okumaktı. (Bu arada kazandım ve gitmedim :/ ) O yüzden pek anımsayamıyorum. Tek anımsadığım bu aylarda ailevi problemlerin hat safhaya çıktığıydı. Annem çok kötü bir rahatsızlık geçirdi falan. Bu kadar.

Mayıs: LYS'ye az kalmasıyla beraber bende bir sıkıntıdır başladı. Ben de dedim madem öyle yeni birileriyle tanışayım. Böylece bir kaç yüz bin kişiyle konuştum. Amacım adamakıllı birisini bulmak ve Alaska'nın metoforik labirentinden çıkmaktı. Nitekim başarısız bir deneme oldu, bir kaç kişiyle buluştum bir kaç kişiyle bir şeyler de yaşadım ama hiç kimse içimdeki o boşluğu ve şuan anlatamayacağım karmaşık hissiyatı dolduramadı. Ben de n'apayım sürekli geldim buraya bir şeyler yazdım. Edit: Bu hissiyat birisini unutamamanın verdiği hissiyat değil konu daha çok kendimle ilgili.

Haziran: LYS'ye girdim. Girmeden önce abime şunları söylemiştim. Abi ilk 16 soruda çok hata yapıyorum gerisi genelde full oluyor. Dua et bana da 16 soruyu doğru yapayım. Sonuç olarak 16 sorunun tümünü doğru yapmışım. Geri kalan sorulardansa baya yanlış yapmışım. Özetle eksik dua ettirmeyin agalarım.

LYS sonucumla beraber toplam 441 Puan 5000 sıralamam oldu.

Temmuz: Temmuz ayında İzmir'e gittik. Güya bir hafta kalıp dönecektik ama baya kaldık bir ay kadar. O zamana kadar Almanya'da ve Hollanda'da akrabalarımız olduğunu duymuştum ama hiç tanışamamıştım. Bu temmuz ayında hemen karşımızdaki yazlıkta o akrabalarımız vardı. Üç tane kuzenimle tanıştım ilk defa o gün, birisi Elvan benimle yaşıt, diğeri Mahir benden büyük ve sonuncusu Merve benden baya küçük. Bunlarla o kadar iyi anlaştık ki 2018'in şubat ayında yanlarına gidiyorum. Hem yarım yamalak Almancam da var artık.

Ağustos: İzmirden döndük ve Elif kankamla aramız baya açıldı. Yeni birisiyle konuşmaya başladım. Dış görünüşü çok güzeldi ama tam olarak uyuşamadık. Bir ilişki daha bitti bir ayda. Ben de kendimi derse falan verdim. Marmara Üniversitesi Almanca tercümanlık seçtim. Bir kaç hafta sonra okul açıldı.

Eylül: Çağla ile ilk gün tanıştık ama ikinci günden beri o kadar çok güldük eğlendik ki sınıftakiler bir kaç hafta sonra siz ne zamandır arkadaşsınız falan demeye başladı. Arkadaş değildik cnm burada tanışıverdik. A1 bölümünü geçme sınavına girdik ve A2'den başladık. En yüksek sınıf bizdik ve almanca tercümanlıktan sadece biz vardık bu sınıfta. Bu da bizi doğal olarak Marmaranın bizim dönemimizdeki en iyi mütercim tercümanları yapıyor :P

Ekim: Ekim ayı genel olarak çok boş geçiyordu. Almanya'ya uçak biletimi almıştım ama bunun yanı sıra orada yemem için bana para gerekecekti ve babamdan bu parayı alabileceğimi düşünmüyordum.  Ben de okulun karşısında bir dükkanda işe başladım. Saat birde okulum bitiyor işim başlıyordu. İşim ise saat yedi gibi bitiyordu. Eve gelene kadar saat 8 olduğu için çok yoruluyordum. Lakin bir ay dişimi sıktım

Kasım: Güya bu kasımda Merve'nin yanına Balıkesir'e gidecektim ama haftanın her günü çalıştığım için bu hayal suya düştü. 27 Kasımda patrona işi bırakacağımı söylediğimde iki gün benimle konuşmayıp trip attı. Çıkmama izin vermedi çünkü o ay çok yoğun olacaktık. Başka eleman bulamayacağını söyleyip bir ay daha çalışmaya zorladı :/

Aralık: Artık yorgunluktan ölüyordum. Ev iş okul ev iş derken bir yerden sonra bıktım. Ama hala çalışmaya devam ediyordum. İkinci maaşımı da aldım ve şuan cebimde Türk parası olarak çok güzel bir miktar para var. O parayı Euro'ya çevirmek istemiyorum ya...

Dayanamam basamak düşmesine :((

Ayrıca Aralık'ın 14'ünde yeni birisiyle tanıştım. Evlerimiz çok yakın ve sürekli beraber takılıyoruz. Her hafta iki üç kere falan buluşuyoruz diyeyim. Çok fazla konuşamasak/mesajlaşamasak da şuanlık güzel bir ilişki içindeyim. Ama yarın ne olur bilemem tabi ki

Edit: Bu gece -yani yılbaşı gecesi- de ben, arkadaşları ve o beraberizzzz :p

Öyle işte agalar. Bu da böyle bir yazıydı. Sizin seneniz nasıl geçti deyin hele?


Merhaba Agalarım. Sıradaki yazı hem okuyup hem çalışmak zor mudur sorusunu soran, üniversite okuyup aynı zamanda para kazanmak kolay mıdır diye düşünen tüm agalarıma gelsin. Kolay değil arkadaşlar bugün o kadar yorgun uyandım ki okula gitmemek gibi bir karar aldım. Son zamanlarda gerçekten yoğun bir tempo ile yaşıyorum ve artık burama geldi.


Merhaba Agalar, yaklaşık 47 gündür buraya gelip bir şeyler yazmamışım. Püü bana ya gerçekten yazıklar olsun. Kendimi şuan evladını beslememiş bir anne gibi hissediyorum. Ama kendimce haklı nedenlerim de yok değil hani. Her şeyi en başından anlatayım isterseniz.


Merhaba agalarım. Bugünde dahil 2 gündür üniversiteliyim. Şimdi bu yazıda da üniversiteyi anlatarak size nispet yapayım diyorum. Bilmeyenler için Marmara Üniversitesi'nde Almanca okuyorum. Almanca dersleri çok zor olacakmış gibi bir hissiyat içerisindeyim ama hayırlısı bakalım. Sadece iki tane öğretmenimiz varmış. Biz daha bir tanesini tanıyoruz ama muhtemelen yarın diğeri ile tanışırız.

Ders saatlerimiz çok güzel çünkü saat sekiz buçukta başlayıp 12 ya da 1 gibi çıkıyoruz. Tek sıkıntısı tenefüslerin az derslerin de aşırı uzun olması şuan için. İlk ders 90 dakika, ikinci ders 90 dakika, üçüncü ders ise 50 dakika olacakmış. Tenefüsler 10 dakika gibi bir şeydi sanırım.

90 dakika çok uzun ya bir derste iki kere çişim gelir benim :(

Şaka bi yana çok uzun cidden ama erken çıkmamıza sebep olduğu için daha iyi tutarım çişimi bir sene bişey olmaz. Derslikteki öğrenci sayısı  10 kişi gibi az bi miktar. Biz hazırlık okuduğumuz için başka bölümlerden öğrenciler de var. Atıyorum alman dili ve edebiyatı olsun işletme olsun vesaire vesaire..

Tercümanlık bölümü ise toplam 37 kişiymiş. Tabi belki hazırlıktan geçemeyen ya da başka üniversitelere yatay geçiş yapanlar olabilir seneye. Bu konuyu çok sevdim çünkü ikinci senemde erasmusla yurtdışında okumak istiyorum. Ama bunun için çok çalışıp bölümümdekileri geçmem lazım. Almanca tercümanlıktan sanırım bir veya iki kişi erasmusla yurt dışında okuyabilecekmiş. Neyse onu seneye konuşuruz. Bu arada kendi bölümümün sekizincisiymişim ;))

Şuan için sınıfımdakilerden bahsedemeyeceğim çünkü sınıflar değişecekmiş. Bugün ikinci günden deneme sınavı olduk. 50 soru vardı sınavda, amaç seviyemizi öğrenip yeterince bilenleri A2den başlatmak, bilmeyenleri ise A1den başlatmak. İlk 25 soru A1.1, son 25 soru da A1.2den sorulmuş. Hepsinden 20şer doğru olmazsa A2'ye sınıfına alınmazmışım ama sorular bana çok basit geldi. Sanırsam 35 doğru kesin çıkar. Ama 40 soru doğru yapmışımdır diye de düşünüyorum. Eğer A2'ye geçersem burayı güncellerim 😂

Edit: Evet A2ye geçmişim ama benimle beraber geçen herkes almancayı epey bilen insanlar. O yüzden ben yarım yamalak almancamla onlara yetişmeye çalışacağım tüm sene, inşallah hoca herkes biliyor zaten diyerek üstün körü anlatmaz.

Ayrıca kitaplar 670 Tl ya yuh be alo 155 soygun ihbar edecektim


Merhaba agalarım, tatilden dolayı blogu güncellemeye pek fırsat bulamıyorum. Zaten aklıma hakkında yazacak güzel bir konu da gelmiyor şu sıralar. Ancak bir kaç ileriye dönük planım var. Bu yazıda agalarageldik.com hakkındaki geliştirme planlarımı sizinle paylaşıcam.

Ilk olarak şuan bloga günlük ortalama 150-200 tıklama falan geliyor. Ama bazen israilden bir anda 900 küsür tıklanma falan da gelebiliyor.

(Kesin hacklemeye çalışıyor şerefsizler, yer mi lan anadolu çocuğu. )

O yüzden ilk iş olarak bu ziyaretçi trafiğini arttırmam gerek. Bunun için bloggerlar sık sık yazı yazmayı öneriyorlar. Seneye almanca hazırlık okurken küçük bir notebook alıp bunu sadece yazı yazmak için kullanmayı planlıyorum. Çantamda gezdiririm güzel olur bence.

(Telefondan yazmak çok zor moruk.)

Yani üniversiteye başladığımda bol bol yeni yazı göreceksiniz inş.

Ayrıyeten küçüklüğümden beri hep kitap yazmak istemiştim. Ama kitap yazmanın öyle he diyince olmayacağını düşünenlerdenim. Güzel bir kitap ortaya koymak için bol bol kitap okumak ve küçük hikayeler yazıp antrenman yapmak lazım. Işte tam olarak bu yüzden seneye wattpad kullanıp 40-50 sayfalık küçük hikayeler yazacağım

Kitap yazmak çok güzel bir şey bence ya, hem insanlara inceden inceden düşüncelerini aşılayabiliyorsun hem de sen ölünce çocuklarına, onlar ölünce onların çocuklarına giden güzel bir gelir kaynağı.

Bu ikisinin dışında çok üzülerek söylüyorum ki sanırım blogun temasını değiştirmek mecburiyetinde kalacağım. Bu temayı aşırı derecede çok seviyorum ama (çeşitli sebeplerden dolayı) mobil görünümü masaüstü görünüm gibi yapamazsam eğer temayı değiştirmem gerekecek. Abimin webtasarım okuyan arkadaşları vardır onlara yaptırırım belki.

Sanırım blog hakkındaki kısa süreli planlarım bunlar, eylül ekim aylarından ocak ayına kadar haftada ikişer yazı yazmaya başlayabilirim. Eğer misafir yazarlık gibi bir şeyle ilgileniyorsanız sizin yazılarınızı da ekleyebilirim.

Blog harici olan konulara gelecek olursak bu sene Marmara Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık okumaya başlıyorum. Aganız ingilizce yan dal yapıp üniversite bitince iki diploma ile mezun olacak inşallah. Yani ingilizce ve almanca tercümanlık diplomalarım olacak;))

He yeri gelmişken babamı ispanyolca kursuna da ikna ettim, bu gidişle sene sonunda 4 dil bilen bir insan olup çıkabilirim

Offf keşke öyle bir şey olsa ya her zaman söylerim 4 dil bildiğimi

+ Selam.
- Dört dil biliyorum
+ Naber?
- Dört dil

Evet sanırım bugünkü agasal bu kadar, yaklaşık 15 gün daha izmirdeyiz ve ben bronzlaşmaktan çok ırk değiştirdim. Istanbula gideyim de üç dört gün yüzümü keseliyim rengim açılsın. Ciddi diyorum renkli bir şey giyince romanlara benziyorum.

ağmaan bea

Kendinize cici bakın çok uzattım ama canım sıkılıyordu n'apayım...


Merhaba arkadaşlar, yaz gelmesiyle beraber blogu pek güncelleyemedim. Öncelikle hepinizden çok çok özür dilemiyorum çünkü kimse "Öldün mü kaldın mı neredesin?" diye sormadı bile. Bu muydu aga'ya vefa yani yazıklar olsun. Aklıma yazacak konu gelmediği için Agasal yazıp şu sıralar hayat akışımı anlatayım dedim.

En son Agasal'ımı LYS öncesinde yazmıştım (44 gün olmuş peheyt) o yüzden ilk olarak sınavdan bahsedeyim. LYS'ye girmeden önce epey bir rahattım, sınava da kendimi yeterince geliştirdiğime inanarak girdim. Kaldı ki bu dönemin başında 80 Soruda 48 Doğru yapan biri olan Aganız dönem bitimde 80 soruda 77 Doğru yapmaya başlamıştı. Ama sınavda ne oldu ne bittiyse çok aşırı heyecanlandım. Daha sonuçlar açıklanmadı diye moralimi bozmuyorum ama inşallah bu heyecandan dolayı çok salakça yanlışlar yapmamışımdır. (2 gün sonra açıklanacak hadi bakalım)

Sınav sonrası sorulara baktığımda sanırım 68 net gibi bir sonuç çıkıyor ve bu Ege Üniversitesine yeterli. (440 puan gibi)

 Ama Ege Üniversitesine gitmeli miyim ondan da pek emin değilim, çünkü kalacağım yazlık kampüsten 2 saatlik bi uzaklıkta. Öğrendiğim bilgilere göre Ege'de dersler her sabah 8 de başlıyormuş. Yani her sabah saat 5 gibi uyanıp 6'da yola koyulmam gerekecek. Bu da dört sene boyunca çekilecek çile mi diye düşünmüyor değilim. Öte yandan İstanbul'da kalsam güzel bi üniversiteye gitmek için yine 2 saate yakın bi yol almak zorunda kalıcam, yani pek bir şey değişmiyor gibi.

Kafa kurcalayan binbir şeyden bir tanesi bu mesela. Eğer devlet yurdunda kalırsam 200 lira kadar vermem gerekecek her ay. Çok yüksek değil ama ailemden para alamayacağımı düşünüyorum o yüzden yüksek :d

KYK bursuna başvururum, (450 Tl gibi geri ödemeli bursları var) belki ek olarak başka yerden de burs bulurum ama emin değilim sanki gereksiz yere kendimi zorlayacakmış gibi hissediyorum. Sonuçta aynı bursları evdeyken de alabilirim. Her neyse yavv

Üniversite kısmını geçersek başka ne gibi şeyler oluyor hayatımda biliyor musunuz? Hiçbir şey. Temmuza geldik ama ben daha denize bile girmedim. Orada her gün penceremden gördüğüm bi deniz var ama dokunamıyorum, giremiyorum.. Nasıl koyuyor anlayabiliyor musunuz?

Bu hafta içerisinde acilen bi yirmağa falan düşmem lazım, artık atar damarlarımdan fokur fokur ses gelmeye başladı.

Bu yazıyı yazmamın tek sebebi uzun zamandır yazı yazmıyor olmam. O yüzden ufak bi güncelleme yapıp kapatıyorum. Son olarak söylemem gerekiyor; benim için bu ay, aylardan "Dün yediğim hurmalar yarın götünü tırmalar" ayı. İki üç ay önce ettiğim haltlar şuan bi yerlerden çıkıp hello motherfucker demeye başladı. Sonumuz hayrolsun arkadaşlar sonra görüşürüz.





















Merhaba agalarım. Agasal yazmayalı tam olarak  Geçenlerde instagram indirdim ve fark ettim ki insanlar hayatlarını yaşıyormuş. Ciddiyim birisi yüzme havuzunda birisi ormanda birisi denizde.. Bense aylardır evimde oturup ya ders çalışıyorum ya whatsapptayım ya da tumblrda kendi postlarımı rebloglayıp duruyorum. Ya her şeyden önce şuan öyle bi mevsimdeyiz ki İzmir'in dağlarında çiçekler açıyor aga. Ama benim adamakıllı gezip tozacağım bir arkadaşım bile yok.


Bu fotoyu acayip beyendim bi ara kendime de yaparım dfklsdsf

Merhaba Agalar ahalisi ve agaistler. Biraz canım sıkıldı ve günlük gibi içimi dökebileceğim bi yer açma kararı aldım. Hani varya bizim blogta böyle replikler, öneriler, bilgiler gibisinden bölümler. Heh işte tam oraya iki yeni kategori açma kararı aldım. Birisi daha içimden geçenleri döktüğüm yazıları içeren bölüm diğerisi ise belgesel tarzı dalgasına yazılmış yazılar falan olsun istiyorum.