Yıldızları aşıp, galaksileri geçip, birkaç milyon yıl boyunca son hızda gittiğinizde karşınıza kocaman bir kütüphane çıkarmış. Bu kütüphane bir adet yaşlı adam ve onun ayak işlerini yapan ufak periler tarafından yönetilirmiş. Kütüphane o kadar büyükmüş ki her bir kitap rafında yüz milyon kitap bulunur ve her kitaplıkta iki yüz atmış üç tane raf olurmuş. Ve kütüphanedeki kitaplık sayısı sonsuzdan biraz azmış. Anlatılanlara göre kütüphanenin her odasında sayısız peri çalışırmış.
Bir kitleyi en kolay yönetme yolu iletişim ögelerini ele geçirmektir. Bundan yetmiş yıl kadar önce bu iletişim ögeleri gazete, dergi ve kitaplardı. Kaldı ki o zamanların hükümetleri bir çok kitabı toplatmış, gazete ve dergilerdeki bazı yazılardan dolayı ünlü edebiyatçılarımızı hapse bile atmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte televizyon gibi daha farklı bir kitle yönetim silahı topluma girdi. Ve o gün bugündür Türk toplumu inanılmaz değişime uğradı. Benim bugün eleştirmek istediğim konu da tam olarak budur.
Planlara sahip olmak her zaman çok önemlidir. Gelecek planı yapmak sizi bu güne bağlayan, bu gününüzü kıymetli kılan en önemli şeylerden birisidir. Plansız programsız giden hayat bir rüzgara kapılmış yaprak misali oradan oraya savrulur. Bu durumun da kulağa hoş gelen bir yanı yok diyemem tabi. İnsanın doğası gereği bilinmezliğe olan bu merak/ilgi bazen beni düşündürüyor. Hayatı planladığım gibi yaşamaktansa rüzgarın beni götürdüğü yerde yaşamak daha mı güzel olurdu?
Eğer bu yazıyı okuyorsanız siz de muhtemelen Harry Potter evreninde çocukluğunu geçirmiş, Harry Potter dünyası ile içli dışlı büyümüşsünüzdür. Bu yüzden; bir çoğumuzun hayatında, kitapları ve filmleri ile iz bırakmış olan Harry Potter serisi hakkında bilmediğimiz ufak detayları paylaştığım ve çok eğlenerek yazdığım bu yazıyı seveceğinizi umuyorum. Haber siteleri lafı çok uzatmadan o ilginç küçük detayları vermeye başlıyorum :)
Yeni yıla girdiğimizden beri - hatta spesifik konuşmak gerekirse 19 Aralıktan beridir bloga yazı eklemiyorum. Kasten ekleyemiyorum demedim çünkü yazasım gelmemişti hiç, halbuki son üç aydır patır patır yazı yazıyordum. Ne olduysa aniden dedim ufak bir ara vereyim çok ısınmasın makine, hararet yapar sonra. O gün bu gündür saldım galiba yazı işlerini.