Agalara Geldik

Takip Edin

Türkiye’de Kesinlike Değişmesi Gereken 12 Şey



By  İkram     12:00:00    Etiketler:,,,,,, 


Türkiye'nin bana göre en büyük eksikliği önceki yazılarımda da belirttiğim üzere genel kültürün ve empati kurma yeteneğinin enderliğinden kaynaklanan anlayışsızlık ve toplumsal ataerkil bakış açımız. Erkeklerin, kadınları gizlenecek bir şey olarak görmesi ve kadınların, erkekleri eve ekmek getirip tüm sorumluluğu alan bireyler olarak kabullenmesi. Ancak bu sistemin artık değişmesi gerekiyor.

Değişim en basitinden bu yazıyı okuyan kişinin kendisine "Ben bir daha bunları yapmayacağım, önceden dikkat etmediğim şeylere dikkat edeceğim." demesi ile başlar ve diğer insanlara yayması ile devam eder. Kısacası değişim bulaşıcıdır.



O halde neden etrafımızı ve kendimizi bazı konularda değiştirmiyoruz? Bugün yazacağım yazıyı biraz farklı cümleler ama aynı konsept ile Tumblr blogumda da paylaşmıştım.  Şimdi daha detaylı bir yazı yazıp bambaşka bir kitleye de ulaşabilmek istiyorum. Öncelikle ben bir erkeğim.

Çoğunluğun aksine ataerkil yönetimden bıkmış bir erkeğim. Bana göre, Ata'mın da dediği gibi, toplumun bir parçası yere zincirlenmişken, öteki parçasının göklere yükselmesi beklenemez. Bu yüzden kadın özgürlüğü ve kadının bireysel bağımsızlığını kazanması adına elimden gelen her türlü aktiviteyi yapabilecek birisiyim. Ancak bu sayede muasır medeniyetler seviyesine ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Daha detaylı bir bilgi isterseniz size tek bir örnek verebilirim. Almanya ile Türkiye nüfusları arasında çok bir fark yok. Almanya da Türkiye de 80 milyon civarında vatandaşa sahip birer ülke. Ancak Almanya'nın yaşlı nüfusu çok iken bizim genç nüfusumuz daha fazla. Hal böyle olunca çalışan verimli nüfus kıyası açısından bakarsak Türkiye'nin daha önde olması gerektiğini düşünebiliriz. Ama hayır, maalesef öyle değil.

Almanya her ne kadar yaşlı nüfusu fazla da olsa kadınlarının da erkekler kadar ekonomiye katkıda bulunması sayesinde bizi açık ara farkla geçmiş bir ülke. Almanya'nın çalışan nüfusu yaklaşık yüzde 43 civarında iken Türkiye'de bu oran yüzde 28 gibi bir seviyede.

Bunun en büyük etmenlerinden birisi kadınların 25 yaşından sonra çoğunlukla evlenip çocuk bakmaya odaklanmasıdır. Halbuki çoğu büyük şehirde erkekler kadar kızlar da iyi eğitim almış bir vaziyette mezun oluyorlar. Peki ya neden bu değişmiyor?

Hadi erkeklerimiz kıskançlık adı altında kadınlarımızdan bir kenara kapanmalarını isteyebilirler, ancak benim anlamadığım tek sorun kadınlarımızın da biraz bu konuda istemem yan cebime koy prensibini izlemesi.

Bir zamanlar bilge bir adamın da dediği gibi: Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar.

İşte bugünkü yazıda bunun gibi bir takım konulara parmak basmak istiyorum.
------ - ♫ - ------
1- Kadınlar sabah, akşam, yatsı, gecenin körü, akşam vakti ve canları ne zaman hava almak isterse dışarı çıkabilirler. Bu onları yollu veya yosma yapmaz. Bu sizin eleştirebileceğiniz bir şey olmadığı kadar, size onları yolda gördüğünüzde laf atma hakkı vermeyen de bir şeydir. Eğer yanınızda bu duruma şahit olursanız ve onları susturacak gücünüz olduğuna inanıyorsanız, onlara hadlerini bilmeleri gerektiğini söylemeniz de sizin vicdani görevinizdir.
------ - ♫ - ------
2- Bir erkeğin herhangi bir kadınla düzgünce bir şekilde selam verip rahatsız etmeden tanışmak istemesi taciz/sapıklık değildir. Beyefendi ve kibar bir şekilde soru sorulduğunda bunu bambaşka niyette sorulmuş pozisyonuna düşürmek onur kırıcı bir davranıştır. Ne demişler, hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa. Bu yüzden sevgili kadınlarımızın bu konuda daha ihtiyatlı tavırlar sergilemesi gerekmektedir.
------ - ♫ - ------

3-Kadınların bir meslek sahibi olması ve sürekli olarak işe gidip gelmesi, çocukların sevgisiz büyüyeceği anlamına gelmez. Kadının işi anneliktir düşüncesi, babalık nedir ve nasıl olur da işi mesleği olan bir kişi tarafından yapılabilir sorusunu akıllara getirir. Kadın veya erkek diye birinin diğerinden bambaşka varlıklarmış gibi ayrılması çok yanlıştır.

Kadın da erkek gibi eğitimini aldığı alanda ülke ekonomisine destek olabilmelidir. Çalışma saatleri evine zaman ayırabileceği şekilde düzenlendikten ve eve geldiğinde iş hayatını da paltosu ile beraber çıkartıp çocuğuyla tatlı tatlı konuşabildikten sonra, kadınların da erkeklerin de çalışmalarında bir mahsur yoktur.

Okumuş ve iyi eğitim almış bir kadının evinde oturup örgü örmesi ülkenin en büyük kaybıdır. İlla ki çocuklara birisinin bakması gerekiyorsa kolaylıkla üniversite bitirmemiş ve ev hanımlığından farklı bir alanda tecrübesi olmayan başka bir kadına maaş karşılığı belli saatlerde baktırabilir. Böyle birisini nereden bulacağım diye düşünmeyin, çoğumuzun komşuları arasında bu şekilde yaşayan 40-50 yaş arasında tatlı ve iyi niyetli insanlar bulunmaktadır. Hadi güvenebileceğiniz bir komşu bulamadıysanız çevrenizde yaşayan birileri, anneniz, teyzeniz halanız illaki birileri vardır. Onlara sorabilirsiniz.
------ - ♫ - ------

4- Erkekler ev işlerine yardım edince, bulaşık yıkayıp sofrayı temizleyince erkekliğini kaybetmez. Aksine bir çok erkek evlenmeden önce kendi ütüsünü yapar, yemeğini koyar, hatta öğrenciyken ayrı evde kaldıysa gün aşırı evin tozunu bile alır. Ancak her nasıl oluyorsa evlendikten sonra çoğu erkek bunları eşinin yapması beklentisine kapılıp bir kenarda maç izleyeyim diyor.

Beyler, aşalım artık bu konuları. Bulaşıkların ucundan tutalım. Halıyı ara sıra da olsa biz temizleyelim. Bir gün yemekleri ben yapayım mı diye teklifte bulunalım. Yemek yapmama sebebimiz erkek olmamız değil beceriksiz olmamız olsun.
------ - ♫ - ------

5-Bir kadının toplum içinde sesli bir şekilde gülmesi dikkat çekmeye çalışmasından veya "yosma" (!) olmasından kaynaklanmaz. Komik bir şey olmuştur, tutamamıştır. Doğal bir şey olan gülmek yüzünden bile, (kadınlara demiyorum) insanlara etiket takma alışkanlığından acilen vazgeçmeliyiz.
 ------ - ♫ - ------



6- Erkekler de ağlayabilir, bu son derece insani bir durumdur. Ağlamak insanın aciz olduğunu değil aksine insan olduğunu gösterir. Duygularını "erkekler ağlamaz" gibi laflar ile körelten insan, bir zaman sonra sosyopat-psikopat insanlar olup her türlü yanlış davranışları sarf etmeye başlarlar. Nasıl kadınlara sesli gülüyor diye etiket konuluyorsa erkeklere de hemen ağlıyor diye etiket koyabiliyoruz. Ancak dediğim gibi erkekler ağlar çünkü insanlar ağlar. Kadınlar sesli gülebilir çünkü insanlar sesli gülebilir. Bunlar doğal tepkilerdir ve bunların olmasından ziyade olmaması insanları korkutmalıdır.
------ - ♫ - ------

7- Memeler ve bacaklar bir cinsellik ürünü değildir, hayal gücünüzü kullanmadan bakarsanız birer vücut uzvu olduğunu anlayabilirsiniz. Ve zaten eğer hayal gücünüzü kullanmaya meyilli bir kişilikseniz her türlü şey sizi cinselliğe itebilir. Kadının fiziği erkeğe çekici gelebildiği gibi, erkeğin fiziği de kadına çekici gelebilir. Ancak bu iki cinse de fizikleri hakkında laf atılması gibi bir hak tanımaz.

Bir kadın da erkek de istediği şekilde giyinebilir. Nasıl ki bazı erkekler gömleklerinin dört düğmesini açıp kıllı göğüslerini meydana salabiliyorsa, aynı şekilde bir kadın da dekolteli kıyafet giymeyi seçebilir. Bu kişinin kendini yakışıklı/güzel hissetmesi ile ilgili bir durum olduğu için dışarıdaki her hangi bir insanın, bu konu hakkında fikirlerini beyan etmesine bir sebep yoktur.
------ - ♫ - ------

8- Hesabı sadece erkekler ödememelidir. Erkeklere yüklenmiş en anlamsız centilmenlik hareketidir. Tabi ki erkeğin ödemesi bir şekilde kadına sahiplenilme ve değerli hissedilme duygusunu yaşatacağı için hoş bir durum olsa da, bazı durumlarda erkek paraya sıkışmış vaziyette olabilir. Israr etmenizi umut ederek ben öderim demiş olabilir. Bir iki kere hesabı ödemesini kabul edersiniz, olabilir. Ancak her defasında hesabı erkek ödeyecek diye bir şart yoktur.
------ - ♫ - ------

9- Bir kadınla bir erkek "sadece" arkadaş da olabilirler. Hatta çoğu insan karşı cinsten olan arkadaşlarının daha samimi geldiğini söylerler. Hal böyle olunca metroda, otobüste, sokakta bir erkekle bir kadını yan yana gördüğünüzde onlara sevgili damgası yapıştırmak anlamsızdır.
------ - ♫ - ------

10- Bir kadının saçını çok kısa kesmesi ve bir erkeğin saçını uzatması son derece normaldir. Bir erkeğin küpe takması ve bir kadının pantolon ceket giymesi tamamen kendi seçimleridir. Bu onları daha az erkek veya kadın yapmaz. Bu onlara eşcinsel damgası vurmanız için geçerli bir sebep de değildir. Kaldı ki eşcinsel olmaları veya olmamaları da kimseyi bağlamaz. İnsanların hoşlandığı müziklere nasıl ses edemiyorsak, hoşlandıkları cinslere de ses edemeyiz.
------ - ♫ - ------

11- Birisinin size iyilik yapması onun size aşık olduğunu göstermez. Sizden bir adım beklediği anlamına gelmez. Biz buna nezaket diyoruz. Hatta böyle bir Tweet görmüştüm, "Ülkede acayip bir nezaket eksikliği var, kime iyi davransak bana aşık moduna giriyor" yazıyordu. Gerçekten haklı bir isyan.
------ - ♫ - ------

12- İlk adımı kadınlar da atabilirler. Bir merhaba demek insandan hiçbir şey eksiltmez. Veya insanların birisinden hoşlandığı gerçeğini saklamasının hiçbir anlamı yoktur. Sevmek - sevilmek güzel bir şeydir ve bunun içeride tutulması yanlıştır. Genelde insanlar birisini sevdiğini reddedilmekten korktuğu için değil de reddedildikten sonra olabilecek kötü şeylerden korktukları için söyleyemezler. "Ya benimle dalga geçerse? Ya başkalarına bunu söylerse? Bir daha insan içine çıkamam." gibi kuruntular yine sevdikleri insanın vereceği tepkiden değil de, toplumda oluşacak algıdan korktuklarını gözler önüne sermektedir.

İşte benim tüm yazı boyunca anlatmak istediğim asıl nokta budur. İnsanlarımız kendi işlerine bakmak yerine başkalarının işleri ile fazla meşgul olmaktadır. Halbuki medeni bir insan dışarıda şahit olduğu her olayda kendisine şu soruları sormalıdır.

a) Bu durumdan zarar gören bir insan var mı?
b) Varsa ben bunu değiştirebilir miyim?
c) Yoksa bu durum beni ilgilendirir mi?
d) Bu duruma yorum yapabilecek bir kişi miyim?
e) Bu duruma yorum yapmam neyi değiştirecek?
f) Bu duruma yorum yapmasam ne değişecek?

Bu soruları soran bir insan, gerçekten neye karışıp neye karışamayacağını idrak edebilecek seviyede bir bireydir. Umarım bu konuda ülkemde bir takım şeyler değişir ve herkes kendi hayatını kendi kararları doğrultusunda idâme ettirebilecek özgürlüğe kavuşur.

Bu yazıdan iki ay önce yine Türkiye'de değişmesi gereken bir takım düşünce yapıları hakkında yazı yazmıştım. O seferki yazı kadın hakları ile alakalı değildi, ancak oldukça mühim fikirleri eleştirmiştim.. Türkiye'de asla değişmeyen gerici düşünceler hakkında diğer yazımı okumak istiyorsanız "buraya" tıklayabilirsiniz.

Eklemek istediğiniz bütün maddeleri yorumlardan ekleyebilirsiniz. Her yorumu itina ile cevaplıyorum. Sağlıcakla kalın...

Kim bu İkram

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır