Agalara Geldik

Takip Edin
Akfırat Kamp Alanı

Merhaba Agalarım, bugün Agalarsokakta serisine ikinci bir bölüm yazmak istedim. Bu sene okulumuz YGS ve LYS'den önce piknik tarzı etkinlikler yapmaya başladı. YGS'den önce okul bahçesinde sucuk kızartmış ve tüm on ikinci sınıflar olarak sucuk-ekmek yemiştik. LYS sınavına yaklaşık 20 gün kalmasıyla beraber de gerçek bir piknik için ormana gitme kararı aldık. 

Gittiğimiz orman ilk başta Akfırat denen yerdi. Tam olarak Akfırat ormanı denilmiyor, sanırım sosyal tesis gibi bir şey diyorlardı ama biz Akfırat ormanı diyelim. Akfırat'a geldiğimizde gerçekten çok güzel bi kamp alanı olduğunu gördüm; tahtadan evler, koşuşturan çocuklarla dolu bir yerdi. Ancak içeri girmemize izin vermediler. Sanırım kızlı erkekli olarak girilmesi yasakmış. 

ne alaka




Bu yüzden biz de başka bir ormana gitme kararı aldık. Bu yüzden okulumun yönetimini kın kın kınıyorum çünkü Akfırat çok tatlı bir yerdi. 

İkinci gittiğimiz ormanın adını bilmiyorum ama öyle zannediyorum ki Ballı Kayalar Tabiat Parkı veya Saadettin Odabaşı Şenlik ve Piknik Alanı olabilir. Buraya geldiğimizde yaptığımız ilk iş masa toplamak oldu. 

Masaları uzunca bir şekilde birleştirdikten sonra bir adet hocamız mangala girişti, keşke girişmeseydi... 

Üzgünüm hocam ama tuzsuz acısız tam pişmemiş bir mangaldı, zaten YGS zamanında sucuğu da pişirememiştiniz. Sizin mangalla oynamanız insanlık namına yasaklanmalı.

Hocalar mangalı yapmaya çalışırken biz de ormana yayılıp keşif yapmaya başladık. Ormanlar gerçekten çok güzel alanlar. Hele ki piknik alanı olarak kullanılmayan uzun otlu, çiçekli ve ağaçlı yerler daha da güzel.






Bu görüntü de o dediğim uzun otlu ve piknik alanı olarak kullanılmayan yerlere doğru giderken çektiğim bir görüntü. Ahmet'le Ormanın derinliklerine girme kararı aldık. Ya da ben aldım ama Ahmet mecburiyetten kabul etti de diyebiliriz.

Piknik alanından yaklaşık 500 metre falan uzaklaşmışızdır herhalde aşağıya doğru indik indik indik ve en sonunda Ahmetin ayağını bastığı yerden kurbağa zıpladı. 

Hayatımda en çok iğrendiğim hayvan kurbağa ya gerçekten kurbağalar ölsün

Kurbağa Ahmet'in ayağının oralardan zıplayınca tabi benim elim ayağım boşaldı bağırdım köpek diye. 

EVET DOĞRU DUYDUNUZ KURBAĞA GÖRÜP KÖPEK DİYE BAĞIRDIM...

biz de böyle bir delikanlıyız 



Gezinin en sevdiğim kısmı 10TL 'ye at bindiren ablayı 5TL'ye ikna etmem oldu. Dedim ki bak bak iyi dinleyin,  "Abla" dedim "Merhaba ben diyorum ki at böyle boş boş beklemesin 10 liraya binmem ama 5 lira vereyim yine atı yürüt ama üzerinde ben olayım kısa günün karı nasıl fikir?"

 Kadında dedi tamam hadi bin

bindim xd

Pazarlık yapmayı çok seviyorum. Genelde kitap alırken pazarlık yapıyorum. Mesela 20 liralık bir kitabı 12 liraya indirdiğimi hatırlarım. Bu yaklaşık yüzde 40lık bir indirim demektir arkadaşlar boru değil.

Taktik vereyim bakın şimdi önce diyorsunuz ki "Abi bu kaç para" cevabı duyduktan sonra cüzdana bakıyor ve bi anlık kaçamak bakışla kapıya bakıyorsunuz.  Esnaflar bunu hemen anlar demek ki paranız yok, diyin ki "Bana da mı X lira :dd" O da gülüp sana şu kadar olsun der.

Yüzde 90 bu olay böyle olur sahaflarda falan. 

Ama D&R mağazalarına sökmez bu taktik


Burada da düldülün üzerindeyken fotoğraf çekmeye çalışıyordum. Düldüle binerken şunu ögrendim ki kadın siftah yapmamış o gün, dedi ki gidince arkadaşlarına da söyle ata binme işini.

Ben de dedim ki "Abla söylerim ama bir şartla, yanımdaki arkadaşım beleş binecek bir tur olur mu?"

Abla yok evladım moduna girdiği anda Ahmet binmek istemiyorum demeye başladı, canı istemiyormuş.

Sanırsın her gün bahçelerinde at koşturuyor havaya bak




Gezi yapmaktan sıkılıp kamp alanına döndüğümüzde, gitmeden önce aldığımız kakaolu süt ile hocalardan çömdüğümüz kolayı karıştırıp ilginç bir deneye imza attık. 

İnanır mısınız kolalı-çikolatalı süt cidden lezzetli bir içecek oluyormuş ama çok içince tadı kötü geliyor uyarayım. Yarım bardak için yeter.

 Sevdiğimiz bir arkadaşımız buna 'arka bahçede bilim' demişti :d



Çicek florası harikaydı
 (flora = bir bölgenin içinde bulundurduğu bitki topluluğu)

Eğlenirken öğrenelim ☺☻



Ve bitirişi bu fotoğrafımla yapıyorum. Yeşili koruyun ormanları sevin. Ormana gittiğinizde çöpünüzü yerlere atmayın Ahmetle bi çöp konteynırını doldurduk resmen çöp toplayarak.

Bu da böyle bir yazı olsun, eğer sizinde eklemek istediğiniz bir şeyler varsa yorumlara yazabilirsiniz.

Eğer yeni yazılar olunca haberdar olmak istiyorsanız sağ alttaki kırmızı çan şekline tıklayarak bildirimleri açabilirsiniz.

Kendinize iyi bakın görüşmek üzere

Evet Agalarım yaz tatiline çok az kalmasıyla beraber sevgililer telaş içerisine girmiş bulunmakta. Bunca boş zaman varken hep aynı şeyleri yapıp (sinemaya gidip) duran sevgililer için daha farklı aktiviteler topladım. Yalnızsanız üzülmeyin en iyi arkadaşınızı alıp yapabileceğiniz şeyler de mevcut :d

O zaman bakalım bu sevgiliyle yapılabilecek 23 faaliyet neymiş..



Başlıkta Erebos kitabının konusu deyince çok ciddi oldu sanki ama böyle kalsın. Erebos'u bana Tumblr'dan bir arkadaşım yolladı. Kendisi Amasya'da yaşıyor ve hala konuşuyoruz. Erebos'la birlikte iki tane daha kitap yollamış sağ olsun. Onların da isimlerini vereyim, Kurucunun Kızı- Devrimin kızı.






















Merhaba agalarım. Agasal yazmayalı tam olarak  Geçenlerde instagram indirdim ve fark ettim ki insanlar hayatlarını yaşıyormuş. Ciddiyim birisi yüzme havuzunda birisi ormanda birisi denizde.. Bense aylardır evimde oturup ya ders çalışıyorum ya whatsapptayım ya da tumblrda kendi postlarımı rebloglayıp duruyorum. Ya her şeyden önce şuan öyle bi mevsimdeyiz ki İzmir'in dağlarında çiçekler açıyor aga. Ama benim adamakıllı gezip tozacağım bir arkadaşım bile yok.

kitap, bookstagram, kitap önerisi
Merhaba Agalarım yazı yazmayalı kaç gün oldu. Yaklaşık 8 gün olmuş. Bu aralar pek yazamıyorum LYS dönemi malumunuz, çalışmam gerekiyor. Yoksa mezuna kalıp bi sene daha debelenmem gerekecek. Allahım düşman başına verme yarabbim ama şeye verebilirsin şu okuldaki beyinsizler var ya baş harfleri Y ve A ve Ö HE Bİ DE DİĞER Y'ye.

Günlük beddua seansımızı yaptıktan sonra asıl konuya geçiyorum.

Son zamanlarda John Green fetişi ile yaşıyorum. Kağıttan kentler, Alaskanın Peşinde isimli kitaplarını okudum -Alaskanın Peşinde daha bitmedi ama konumuz bu değil şşş- bir de Aynı Yıldızın Altında isimli filmi çok seviyordum ve öğrendim ki onu da John Green yazmış. Dayanamadım ve Tumblr'daki hesabımda John Green kitabı kabul edilir diye bir paylaşımda bulundum. Sağ olsun Beyza isimli arkadaş Aynı Yıldızın Altında'yı yolladı. Derken bir patlama oldu kitap yollamak isteyen beş kişi falan çıktı. Bazıları iki üç kitap birden yollamak istedi ben de yüzsüzümdür olur dedim. Böylelikle Havvanur isimli bir kankişim bu kitabı aldı. Kitabın genel bilgilendirmesini hemen yapıyorum.












Merhaba agalarım. Geçen gün Quora adlı sitede çok güzel sorular gördüm. Bu site belli bi soruyu merak edenlerin yazıp cevap aldıkları bi forum. Ve maalesef İngilizce ve üye olmadan hiç bi bok yapılmıyor. Siteye öylesine giriyorsun ekrana bir şey çıkıyor diyor ki üye ol. Kapatmaya çalışıyorsun bi daha açılıyor falan baya salakça bir şey. Ben de çok severim böyle salakça şeyleri bi ara üye olmuşum. Hala gmail hesabıma sorulardan bi kaç tanesi geliyor işte "okumak ister misin aga?" diyerek. Bugünde müsaittim üç tane soruyu gördüm beğendim çevireyim dedim.  Hazırsanız başlayalım




Başlıktan da anlayacağınız gibi farklı bir şehirde üniversite okuma hakkında bi yazı yazmaya karar verdim. Seneye yüzde doksan ihtimalle İstanbuldan İzmire üniversite okumaya gidicem. Bu konu hakkında yani farklı bi şehirde üniversite okumanın zorlukları ve avantajları hakkında bi miktar araştırma yaptım ve bu yazıda hepsini topluyorum. Hepiniz hazırsanız yazımız başlasın.

Avantaj 1: Yeni bi hayatınız olacak

Orada oturanlar, yeni mahalleniz sizi tanımayacak, oradaki insanlar; sizi, adınızı sanınızı, nasıl biri olduğunuzu nelerden hoşlandığınızı bilmeyecekler. Yani dilerseniz hayatınızı sil baştan yaşayabileceksiniz. Dilerseniz saçınızı kazıtıp gezebilir küpe takabilirsiniz. Dilerseniz tarzınızı veya hoşlandığınız şeyleri en baştan değiştirebileceksiniz. Yani bembeyaz bi sayfayla hayata devam edebilir ve istediğiniz kişi olabilirsiniz.

Dezavantaj 1: Yaşam standartlarınız düşecek

Her ne kadar yepyeni bi hayata başlamış olsanız da bu yeni yaşamda her şey sizin üzerinize kalacak. Sabah kalktığınızda kahvaltı hazır olmayacak. Okuldan geldiğinizde hoşgeldin gel yemek hazır diyeniniz olmayacak. Yeri gelecek iki üç gün aynı yemeği yiyeceksiniz. Yeri gelecek yemek yapmaya üşenip hazır çorbayla besleneceksiniz. Siz evde yaşarken etraf dakika başı tozlanacak. Ya da sıkıntıdan kendinizi temizliğe vereceksiniz ve hiçbir yer hiçbir zaman tozlanmayacak. Ya odanız sürekli derli toplu olacak ya da sürekli bozuk olacak. Kaldı ki bu da biraz kişiliğinize bağlı değişiklik gösteren bir şey. 

Avantaj 2: Kurallarınız veya kısıtlamalarınız olmayacak

"Eve bu saatte mi gelinir?" "Saat kaç oldu yat artık" "Biraz da ders çalış hep laylaylom" gibi sözlerden ve kurallardan uzak, dilediğinizi yapabileceğiniz, kafa dinleyebileceğiniz bir evde yaşayacaksınız. İsterseniz gece 3'te yatabilecek ve saat 14te uyanabileceksiniz. Eğer isterseniz arkadaşlarınızla gece 12ye kadar dolaşıp eve saat 1de girebileceksiniz. Eğer isterseniz kimseden izin istemeden eve hiç gitmeyip başkasında sabahlayabileceksiniz. İsterseniz bir kütüphane kurup kendinizi oraya kapatabilirsiniz. İsterseniz evinizin bahçesinde tarım ve hayvancılık yapabileceksiniz. Ne de olsa artık yerleşik hayata geçtiniz. 

Dezavantaj 2: Yalnız olacaksınız

Her şeyden önce yalnız olmak en büyük sıkıntınız olacak. Maddi sıkıntı atlatılır, aç kalırsınız parasız kalırsınız ama yine de maddiyattan daha önemli olan sıkıntılarınız olacak. Ve bu sıkıntılardan en büyüğü yalnızlık hissi olacak. Bulunduğunuz ev size ait olmayacak. Bulunduğunuz mahalleye yabancı olacaksınız. Bulunduğunuz şehre ait hissetmeyeceksiniz. İlk fırsatta evinize geri dönmek isteyeceksiniz. Ailenizi -hiç özlemem deseniz bile- özleyeceksiniz. Bu ciddi manada kaçınılmaz bir şey. Gece koskoca evde yalnız uyumak herkesin yapabileceği bir şey değil. Hele ki üniversitede de yalnız hissedeceğiniz ilk dönemlerde hiç değil. Onun dışında bulunduğunuz şehirdeki kültüre adapte olamamanız da aynı şekilde sizi sıkıntıya sokacak bir başka durum. 

İstanbulun anadolu yakası gibi yüzde 60ı muhafazakar olan bi toplumdan İzmire gitmek baya kültür şoku yaşatacak gibi hissediyorum ancak buna da razıyım ulen

istanbul senin mq



Avantaj 3: Hayatı en iyi şekilde öğreneceksiniz

Farklı bi şehirde üniversite okumanın en güzel avantajı bence budur. Hayatı yerinde ögreneceksiniz. Çalışmanız gerekecek. Kazandığınız parayı gerekli şeylere harcamayı öğreneceksiniz. Ev geçindirmeyi öğrenecek ve birçok şeyin altından tek başına kalkacaksınız. Belki ilk günlerde bu size çok yorucu gelecek ama 4 sene sonra üniversite bittiğinde bambaşka bi insan olarak evinize döneceksiniz. 

Dezavantaj 3: İflahınızı şirinleyecekler

Tabi bunca şeyin altından tek başınıza kalkmak çok kolay bir şey olmayacak. Islahınızı elden geçirecekler. Nasıl mı? Para kazanmak en büyük sıkıntınız olacak. Mekanın sahibi sizin babanızın oğlu olmayacağından orada yaptığınız en ufak hatada ezilecek bağırılacak ama yine de sesinizi çıkaramayacaksınız. Dersler deseniz üniversite bu tamam basit güzel hoş ama bi o kadar da zor konularla devam edecek. Bi yandan işe çalışıp diğer yandan vizeler finaller derken ebenizi çok anımsayacaksınız.

 Avantaj 4: Yeni bi kültürle karşılaşacaksınız

Üniversiteyi farklı şehirde seçer seçmez bi yanlış mı yaptım acaba diye düşüneceksiniz. Ama iş işten geçmiş olacak. Memleketinizden ayrılıp farklı bi şehire adın attığınızda oraya adapte olma sürecine gireceksiniz. Tabi burada seçmek istediğiniz şehrin de büyük etkisi var. Istanbul gibi büyük bi şehirden bayburta üniversite okumaya gitmek pek de akıl kârı olmayacak bi davranış olur. Istabulun gürültüsü kalabalığı ve temposuna alışan birisi bayburtun sessizliği, kendi başınalığı ve sıradanlığı altında boğulabilir. Tabi burada bayburtu yermek gibi bi amaç gütmüyorum ama istanbullu birisi büyük şehirler harici şehirlerde kolay kolay duramaz demek istiyorum. Hayatınızın en güzel dönemini geçireceğiniz bu zamanları kültüre adapte olamayıp heba etmeyin 

Dezavantaj 4: Alışmanız zaman alacak

Herkes gibi sizinde alışmanız zor olacak ama iyi bi üniversiteye gittiyseniz sizinle aynı şehirden gelmiş insanlarla karşılaşmanız çok olası. Bu dezavantajı böyle yenebilirsiniz. Ama zaten eninde sonunda orada arkadaş edindikçe, orada düzeninizi kurdukça oraya bağlanacaksınızdır. 

Avantaj 5: Kendinizi keşfedeceksiniz

Yeni bi şehirde okumaya gidince bu şehrin çoğu yerini bilmeyeceğinizden evinizde ya da yurdunuzda oturacaksınız. Bir sürü boş vaktiniz olacak. Bu boş vaktinizi geçirdiğiniz her yeni aktiviteyle kendinizi daha çok tanıyacaksınız. Bi gün balık tutar bi gün koşu yaparsınız. Bi gün kitap okur başka bi gün film izlersiniz. Bunlar olurken nelerden hoşlandığınızı nelerden hoşlanmadığınızı daha büyük ölçüde farkedeceksiniz. 

Dezavantaj 5: Sıkılacaksınız 

Baya baya sıkılacaksınız, hiç samimi olduğunuz arkadaşınız olmayacak. En azından ilk sene için bu böyle. Yapılacak her şeyi yaptıktan sonra büyük bi boşluğa girip hayatı mı sorgularsınız yoksa gider uyur musunuz bilemem. Ama çok sıkılacaksınız cidden. Kendinize uğraş bulun. Kızlar çeyiz örsün erkekler tavla öğrensin. Yoksa bu okul bitmez

Başka avantaj veya dezavantaj gelmedi aklıma eğer sizin bi fikriniz varsa yorumlarda belirtebilirsiniz. Şahsen ben üniversiteyi şehirdışında okuma fikrini çok haklı buluyorum çünkü kendi evinizde ailenizle kalınca üniversite okumaktan çok lise 5. sınıf okuyor gibi oluyorsunuz. Ama farklı şehirde kendi ayaklarınız üzerinde durmayı öğrenirken aynı zamanda geleceğe antreman yapmış gibi olursunuz. Para yönetimi ev yönetimi sorumluluklar derken evlenince bazı şeylerin altından daha rahat kalkabilirsiniz.

Bu durum osmanlıdaki şehzadelerin sancağa çıkmalarına -küçük bölgeleri eğitim amaçlı yönetmelerine -benziyor da diyebiliriz. Evlenmeyi ülke yönetmeye benzetirsek siz de ülke yöneteceksiniz ileride, antremanlı olursunuz.