Agalara Geldik

Takip Edin

Türk Televizyonu Toplumumuzu Nasıl Etkiliyor



By  İkram     12:00:00    Etiketler:,,, 


Bir kitleyi en kolay yönetme yolu iletişim ögelerini ele geçirmektir. Bundan yetmiş yıl  kadar önce bu iletişim ögeleri gazete, dergi ve kitaplardı. Kaldı ki o zamanların hükümetleri bir çok kitabı toplatmış, gazete ve dergilerdeki bazı yazılardan dolayı ünlü edebiyatçılarımızı hapse bile atmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte televizyon gibi daha farklı bir kitle yönetim silahı topluma girdi. Ve o gün bugündür Türk toplumu inanılmaz değişime uğradı. Benim bugün eleştirmek istediğim konu da tam olarak budur.



Türkiye'nin özellikle belli başlı yaşa gelmiş insanları ya sabahtan akşama kadar televizyon başında oturuyor, ya da sabahtan akşama kadar işte çalıştıktan sonra gelip uyumadan önce kendisine kalan 3-4 saatini televizyon izleyerek geçiriyor. Durum böyle olunca televizyonda neyi sık görürse onu benimsiyor ve neyi az görürse onu yabancı hissetmeye başlıyor. Özellikle çocuklar gördükleri karakterleri iyi veya kötü olarak sınıflandıramazlarken onların konuşma biçimlerini benimsiyor, yaptıklarını taklit etmeye başlıyorlar.

Bu kimsenin karşı çıkamayacağı bir olgudur bana göre. Bir de Türk televizyonlarında en çok gösterilen bir takım konuları sizlere hatırlatmak istiyorum. Genel olarak televizyonda silah, mafya, kadını aldatan koca, kocasının arkasından iş çeviren kadın, uyuşturucu, kara sevda, aşk için ölen biten iki insan ve bunun gibi şeyler.. Bu ana konular içinde de sık sık karşılaştığımız bir takım sahneler bulunuyor. Örneğin zengin züppelik ve fakir olup gururlu olmak, kadınların evde durup çalışmaması, kocalarından dayak yese bile kocamdır döver de söver de demeleri, taciz ve tecavüz olayları, kızlarına cinsel istismarda bulunan baba figürü ve daha bir çok "ufak" sahneler.

Bu tür sahneler çoğunlukla iyi adam kötü adam kalıplarına sokulup, yanlış davranışın yanlış olduğunu belirten sahneler olsa bile, üstte de bahsettiğim gibi insan beyni neyi çok görüyorsa onu benimsiyor. Neyi çok görürsek onu normal kabul ediyoruz.

Peki hal böyleyken neden bu tür dizi ve filmleri sansürlemiyoruz. RTÜK ne iş yapıyor. Cinselliği tamamen kaldırarak iyi bir şey yaptığına inanan RTÜK aslında insanların bastırılmış cinsellik psikolojisine girdiğinden bi haber işini yapıyor. Harry Potter gibi klasikleşmiş bir çocuk filminde ana tema sihir ve sihirli yaratıklarken, RTÜK neden "büyü" kelimesini sansürlüyor? Dinimize aykırı diye mi?

Bu konu epeydir canımı sıkıyor ve sürekli birilerine dert yansam da hiçbir şey düzeleyecekmiş gibi hissettiriyor bana. Cinselliğin sansürlenilmesine karşı değilim, olur olmadık yerde cinsel sahnelerin çıkması benim için de hoş bir durum değil. Ancak sırf çoğunluğu müslüman bir toplum olduğumuz için bazı şeylerin Arap kültürüne benzetilmesi sinirlerimi zıplatıyor. İlk olarak bahsini etmek isterim ki Harry Potter örneğinde olduğu gibi bazı şeyler zararlı değildir. Büyü kelimesini sansürleyerek hiçbir şey elde edemezsiniz. Sırf İslam dininde haram olarak kabul ediliyor diye bunu yapmak çok anlamsız. Çünkü televizyon izleyen tüm vatandaşlar müslüman olmak zorunda değil. Hadi diyelim ki o gün o saatte o kanalı izleyen tüm seyirciler müslüman olsa bile sorarım size yüzde kaçı müslümanlığın gerektirdiği şeyleri yapıyor olabilir. Ülkemizin yüzde 80 kadarı müslüman deiye düşşünüyorum (eskiden bu oran yüzde 95 falandı ancak bu tür yobaz hareketlerin insanları dinden uzaklaştırdığını düşünmekteyim) ama bu yüzde 80'lik kesimin belki yüzde 20 veya 30'u beş vakit namazını kılıyordur.

Şahsen ben yuvarlak hesap 1000 kişilik bir lisede okudum ve okulun erkekler mescidini en kalabalık gördüğüm zaman 30 kişi ya vardı ya yoktu. O da dindar bir edebiyat hocamızın tüm sınıfı mescide götürmesi sayesinde olmuştu. Bunun dışında mescide gelen insan sayısı günde ortalama 10 kişi falandı. Benim gördüğüm üzere toplumumuz kalpten müslüman olsa bile tüm şartlarını yerine getiren bir toplum değil. Getirmek zorunda bırakılan bir toplum da değil. Burası İran veya Arabistan değil ki insanlara zorla başörtü taktırıp din gerekliliklerini yaptıralım. Nedir yani bu baskı tam olarak. Bırak Harry Potter'dan büyü kelimesini duysun özensin bir çocuk, ne yapabilir ki? Büyü nasıl yapılır yazsa bile ne kadar doğru kaynaklar bulabileceğini düşünüyorsunuz. Çoğu büyü yaptığını iddia eden insan bunu belirli malzemeler, belirli kokular ve belirli saatlerde yaptıklarını söylemektedir. Durum böyleyken hangi çocuk korkusuzca ve azimle bununla uğraşıp büyü yapabilecektir ki.

Bu tür anlamsız şeylere bu kadar zaman ayıran RTÜK, bir adamın karısını tekme tokat dövmesini neden sansürlemez. Veya buna neden izin verir. Kadını dövmek İslamda sevap olarak mı geçmektedir ki?

Benim bu konudaki en büyük tavsiyem en yakın zamanda bu tür diziler yerine daha bütünleştirici konseptler ortaya konulmasıdır. Örneğin televizyonda görmek istediğim konulardan bazıları şunlar olabilir: Kocasını ikna edip okuyan-çalışan bir kadının aile hayatı, dul olup kendi ayakları üzerinde duran bir kadın, karısına çok aşık olan bir adam, ailesini çeşitli sorunlara karşı ayakta tutan karı koca veya farklı görüşlerdeki insanların dostlukları falan olabilir.

Örneğin bir televizyon dizisinde Kürt ve Türk karı kocanın aile ve kültür bakımından farklılıkları ve benzerliklerini tema alan bir romantik komedi oluşturulabilir. Ya da belki aynı şey Alevi ve Sünni olarak da yapılabilir. (Sanırım bi 2 sene sonra bu durumu AKPli CHPli olarak da yapılabilir diye yazacağım bu gidişle... hayırlısı)

Demem o ki İnsan kafası neyi çok görürse onu normalleştirir ve onu benimser. Böyle kroluğu ve mafyalığı moda haline getirmektense sevgiyi ve hoş görüyü, aynı zamanda medeniyeti ve kardeşliği ön plana koymamız gerekmektedir. Yoksa gelişemeyiz. Büyüyemeyiz. Diğer ülkeler uzaya çıkarken biz hala tecavüze uğrayan 5 yaşındaki kızın katilini arar dururuz. Hala alevi olan komşumuzun kekini yemeyiz, hala bizi döven kocamızın yatağına gireriz.

Kim bu İkram

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır