Eylül ayından beridir -bazılarınızın zaten bildiği üzere- almanca hazırlık okuyorum ve dersler bana göre biraz ağır. Almancanın mantığını tam olarak çözemesem de A2 seviyesini geçtiğimiz hafta başarıyla -umarım- bitirdim. Kendimi hiç B1 olarak hissetmemekle beraber bu hafta pazartesi gününden itibaren B1 konuları işlemeye başlayacağız. Gazam mübarek olsun.
Sınıfımdan haber verecek olursam oldukça küçük bir sınıfız. 15 kişiye yakın mevcudumuz var ve yaşları 18'den 45 civarına kadar çıkıyor. Hepsi kendi halinde insanlar ve şükürler olsun ki lisedeki gibi boş beleş insanlar değiller. Hepsi ile çok samimi olmasam da bazıları ile baya iyi anlaşıyorum. Özellikle nam-ı diğer die Partnerin'im ve neden bilmiyorum bu blogu stalklayarak bulan Çağla isimli arkadaşla kafalarımız iyi uyuşuyor. Bir de Şule ve Bahadır var ama onlar bana biraz lisedeki arkadaşlarımı anımsatmıyor değiller. Kötü bir şekilde değil tabi. Mesela Bahadır bu blogta bir zamanlar yazılar yazmış olan Ahmet babuşumun Marmara Üniversitesi versiyonu, Şule ise bu blogun hakkında çok küfürler ettiği Y. baş harfli salağın tatlı versiyonu gibi.
Şimdi soracaksınız ki hiç yazı yazmamanın sebebi bu mu yani hep ders mi çalıştın? Hayır ders çalışmadım kankalar açık konuşayım biz bizeyiz sonuçta. Eylül ayında koydum götümü yattım. Bir kaç yeni arkadaş edindim Maltepe civarından, onlarla falan gezdim hep. Onun dışında Eylül ayı çok boştu. Ama Ekim ayına geldiğimizde Burs başvurularıydı, derslerdi, gezmelerdi derken işe başladım. 27 Ekimden bu yana Kadıköy'de küçük bir esnafın yanında güya part time olarak çalışıyorum. Okuldan çıkar çıkmaz (13.00) işe gidiyor, saat 7-8 gibi eve geçiyoruz. Allah' tan patronum iyi de zorlanmıyorum yoksa hiç çekilecek gibi değil. Aga ya bak boşken yani işim yokken çok sıkılıyordum, eve gidip oturuyorum ve canım sıkılıyor diyerek üzülüyordum. Şimdi dolu bir insanım ve kendime zaman kalmıyor diyerek üzülüyorum. Hiç mutlu olamayacak mıyım ben ya nedir yani
Çağlanın çok güzel bir tespiti var: Para kazanırken kendine zaman ayıramıyorsun ama kendine zaman ayırırken de paran olmuyor. Neden ya neden açıklar mısınız?
Ayrıca parayı da günlük olarak değil aylık olarak alıyoruz. Bu yüzden onca çalışmama rağmen hala ortalıkta çulsuz çulsuz dolaşıyorum. Eskiden fakirken hayal kurardım, İkram sen bundan 10 sene sonra en az dört dil biliyor olacaksın ve paraya para demeyeceksin derdim. Şimdi bakıyorum da Almancayı öğrenirken yavaş yavaş İngilizceyi unutuyorum. Almanca desek zaten doğru düzgün bir şey bildiğim yok. Türkçem de Allah'a emanet. Şimdilerde düşünüyorum da 10 sene sonra ben konuşmayı unuttuğumdan paraya para diyemem herhalde.
Amaan onu bunu geçelim ve biraz da güzel konulara değinelim. Mesela maaş :D mesela burs :D mesela para :D
Evet doğru duydun artık ben de burslu bir öğrenciyim. KYK'ya başvurdum ama tutmadı, onun yerine KYK'nın verdiği paraya çok yakın miktarda para veren bir vakıftan burs kazandım. Burs kazanmama rağmen işi bırakmadım çünkü paranın köpeğiyim.
Şaka la şaka bu Şubatta Almanya'ya gideceğimi söylemiştim. Onun için elimden geldiğince çok para biriktiriyorum. Gerçi para biriktiremiyorum şuan çünkü param yok ama olunca söz biriktircem.
Bir de benim bu hafta 6 gün tatilim vardı ve aylar önce yaptığım planıma göre güya ben bu tatilde Balıkesir'e, liseden arkadaşım olan Merve'nin ziyaretine gidecektim ama dediğim gibi işim saat sabah birden akşam sekize kadar sürdüğü için o iş yattı. Aslında bu hafta sonu çalışmıyorum tamamen boşum belki gidebilirim. Şimdi bu yazıyı bitireyim de hemen bi Merve'yi arayayım.
Gelecek bölümde olacaklar: İkramla Merve ne konuştular? İkram Balıkesir'e gidecek mi??? Bam bam bamm
Karaca'nın sunduğu Agasal bölümleri devam edecek..
Efsane merak ettim şu y baş harfli salak kim kankişim
YanıtlaSil