Yirmibirinci yüzyılın başlıca sorunu insan hayatının sadece monoton bir çalışma temposu üzerine kurulu olmasıdır. Sabahın yedisinde uyanıp işe gidersin, akşam saat onda eve gelirsin. O yorgunlukla bir çay içer sonra ise sabah yedide uyanıp işe yetişebilmek için erkenden yatarsın. Hep daha fazla kazanabilmek için daha fazla çalışırsın. Kazandığın parayla daha iyi bir ev veya daha iyi bir araba alırsın. Bu sefer de evin ve arabanın parasını ödeyebilmek için çalışırsın. Böylelikle yavaş yavaş erir gidersin.



Peki bu sistemden çıkmak için ne yapabileceğinizi biliyor musunuz? Yeni fikirler üretmelisiniz. Herkesin gittiği yoldan gideceğinize arkanızda yeni bir yol bırakmalısınız. Kendi işinizin patronu olursanız kimse size neyi nasıl yapabileceğinizi söyleyemez.

Bu yazı tamamen bununla ilgilidir. Yeni fikirler nasıl bulunur ve nasıl geliştirilir? Aklınızda bir girişimcilik planı  varsa ne yapmalısınız? Devletin genç girişimcilere olan destekleri nelerdir?

Öncelikle yeni fikirler bulmak isteyen insanlar insanları iyi inceleyebilmelidir. Bulundukları toplumdaki sorunları gören insanlar çözüm bulma konusunu daha hızlı yaparlar. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi çözüm bulmak çok kolaydır, asıl zor olan şey problemleri görebilmektir.

Örneğin size bir kaç girişimcilik hikayesinden bahsedeyim. Caner Durukan isimli abimizi muhtemelen duymamışsınızdır. Ama İnterbus'u hemen hemen çoğu genç biliyordur. Otobüsle Avrupa turu... Şimdilerde onlarca Avrupa turu yapan otobüs firmaları olsa da Caner Durukan bunu ilk yapan insanlardan birisi. Kendisi ilk turunu yaptığında henüz daha Üniversite öğrencisiymiş.

O zamanlar bir otelde çalışıyormuş ve Avrupa'da gezmek gibi bir hayali varmış. Bir gün aklına bir fikir gelmiş. Arkadaşlarına Avrupa'da şu kadar yeri şu kadar paraya gezmek ister misiniz diye sormuş. Arkadaşları kabul edince çalıştığı otelin müdürüyle konuşmuş, anlaşmış. Anlaşmaya göre Caner ve arkadaşları otelde kısa bir süre çalışacakmış ve otel müdürü de paralarını Caner'e verecekmiş. Öyle de olmuş, Caner kazandığı parayla tanıdık birisinden ucuza bulduğu bir otobüsü kiralayıp arkadaşlarını bindirmiş ve gerçekten baya bir ülke gezmişler. O zamanlar dolar ve euro Türk lirasına göre fazla değerli olmadığı için yolculuk ücreti çok pahalıya mal olmamış.

Caner'in izlediği yol şu:

Avrupa seyahati yapmak istiyormuş ama iş okul ve maddi durumdan ötürü yapamıyormuş (Problem)
Arkadaşlarının da aynı sorunu yaşadığını görmesi (Fikir edinme)
Otel ve arkadaşlarıyla konuşup anlaşması (Çözüm)
Tanıdıklardan ucuza otomobil bulmak (Destek)

Yani ilk aşama problemlerinizi görmenizden geçiyor. Zaten bu problem üzerine yeterince kafa yorarsanız çözümü de bir şekilde bulursunuz. Çözüm sadece bir tane değildir. Unutmayın iki artı iki dörttür, aynı üç artı birin dört olduğu gibi. Caner arkadaşlarını ya da oteli kullanmadan da bir çözüm yolu bulup para kazanabilirdi. Belki belediyeyle anlaşır belki de bir şirketle konuşurdu. Ama problemin farkına varmasaydı bu çözümlerin hiç birini göremezdi.

Ardından gelen aşamalar ise bulduğun fikri gerçeğe dönüştürme ve bir yerlerden destek bulmak. Unutmayın destek işinizi kolaylaştıracak en önemli şeydir. Üzerinizdeki yükü alır ve sizi rahatlatır. Devletin ve bazı firmaların girişimcilere 50 bin TL kadar hibe destekleri oluyor. Bunlara başvuru yapabilirsiniz.

Bir başka örnek ise Kristina Roth isimli bir kadın. Kendisi dünyanın pek çok ülkesini gezmiş ve gittiği her yerde kadınlara olan taciz ve şiddeti görmüş bir kişi olarak Finlandiya'da kendisine bir ada satın almıştır. Başlarda sadece "kadın" arkadaşlarını adaya kabul eden Kristina, bu işi büyütüp tüm kadınlara özel bir ada olarak kullanma kararı almıştır. Haziran 2018'den itibaren açık olan bu adaya kadın turistler epeyce yoğun ilgi göstermektedir. (Detaylı bilgi için bkz: Supershe Island)

Aklınızda bir fikir varsa bunu önemsemeden geçmeyin. Şu ana kadar dünyada 110 milyar kadar insan yaşadığı ve öldüğü düşünülmektedir. Hayal edin, bu milyarlarca harikulade şarkı, milyarlarca harika fikir, milyarlarca düşünce şuan toprak altında anlamına geliyor. Sizin de fikirleriniz öyle toprak altında mı yatsın istiyorsunuz?