Agalara Geldik

Takip Edin

İlk Buluşmada Asla Yapılmaması Gereken Şeyler



By  İkram     23:22:00    Etiketler:,,,,, 


Telefon ve bilgisayarların hayatımızda yer edinmeye başlamasıyla normal olarak çok sayıda insan
internet üzerinden sevgili ve arkadaş edinmeye başladı. Bu insanlar arasında ben de dahilim. Son bir senede sırf tanışmak, buluşmak ve sosyalleşmek için bile erkek-kız demeden onlarca insanla buluşup konuşmuşluğum vardır. Tanıştığım kişiler çoğunlukla Türk olmasına rağmen, Japonya ve Slovakya kökenli turistlerle de oturup sohbet etmiş birisiyim.

(N'apalım boş bir insanım ve evde sıkılıyorum)

Bu yüzden hiç sosyal medyadan tanıştığı kişilerle buluşmamış insanlara bir kaç ufak tavsiye verebileceğimi düşünüyorum. Lafı çok uzatmadan ilk yaptığım hataları anlatayım.

İlk defa internet üzerinden birisiyle tanışıp buluştuğumda 17 yaşındaydım. Buluştuğum kişiden çok hoşlanıyordum ve aşırı utangaç birisiydim. Şuan buluştuğumuzda neler yaptığımızı bile hayal meyal hatırlamama rağmen aklımdan çıkmayan bir kaç hatalı davranışım var.

Konuşurken göz teması kuramamak


Bunlardan birincisi göz temasından kaçınmaktı. Dediğim gibi çok utangaçtım ve öz güven problemleri ile başa çıkmaktaydım. Muhtemelen bir çoğunuz beni anlayabiliyordur çünkü herkesin ufak tefek öz güven eksiklikleri olan bir devirde yaşıyoruz. Kullandığımız sosyal medya ve televizyon sürekli bize neyin güzel neyin çirkin olduğunu söylediği için kimse kendisini tam olarak güzel hissedemiyor. Bu yüzden bazen göz göze gelmeyince karşıdaki insan bizim yüzümüzdeki çirkinlikleri (!) göremeyecekmiş gibi davranıyoruz.

Siz karşıdaki insanın gözlerine bakamayınca karşıdaki insanda ister istemez "aciz-zayıf-öz güvensiz" izlenimi veriyorsunuz. Halbuki göz göze gelmek karşıdaki insanla bağ kurmanın en kolay yoludur. Araştırmacılar diyor ki birbirini tanımayan iki kişi 6 saniye kadar göz teması kurarsa aralarında bir çekim kuvveti oluşurmuş. Çünkü uzun süre göz göze gelince beyin mutluluk hormonu salgılarmış.

Çok kasıntı olmak veya çok cıvık

Kendiniz gibi davranmayıp çok kasıntı olmamalısınız. Arada şakalaşıp gülmeniz ve arada da gülmeden ciddiyetle karşıdakini dinlemeniz gerekmekte. Ayrıca konuşma dilini de iyi kullanmanız gerekiyor. Çok hızlı konuşmamaya ve konuşurken sesinizi biraz yüksek kullanmanız hem karşıdakine canlı bir enerji verir hem de söylediklerinizi daha rahat anlar.

Masada oturuş biçimi nasıl olmalı?

Eğer karşılıklı oturuyorsanız oturma biçiminiz ile kendi ağırlığınızı ortaya koyabilirsiniz. Genellikle arkasına yaslanmayan ve sürekli olarak, oturduğu yer rahatsızmış gibi, kollarını masaya koyup çeken insanlar etraflarına öz güvensizlik yayar. Unutmayın insanların size verdiği değer, kendinize verdiğiniz değer kadardır. Siz kendinizi önemser ve öz güven kazanırsanız, insanlar da size saygı göstermeye başlarlar. 

Size tavsiyem oturduğunuzda ve karşı taraf konuşurken arkanıza yaslanıp göz teması kurarak ve gerekli yerlerde kafa sallayarak, onu dinlemeniz. Ne zaman ki bir şey söylemek istediniz, ileriye ona doğru eğilip söylerseniz bu konuşmadan sıkılmadığınızı aksine ilgilendiğinizi belli edecektir.

Her şeyin başı üslup arkadaşlar. 


Bir hikaye vardır belki bilirsiniz, adamın birisi Rahip'e gidip "Ben incil okurken sigara içmek istiyorum, olur mu diye sorar. Rahip ona "Tanrı'nın sözlerini okurken bunu yapman günah olur" deyip reddeder. Adam bu sorudan istediği cevabı alamayıp bir kaç gün sonra soruyu değiştirip bir daha sorar ve bu sefer olumlu cevap alır. Olumlu cevap almasındaki sır soruyu şu şekilde sormasıymış: "Ben sigara içerken sürekli incil okuyasım geliyor, bunu yaparsam günah olur mu?" Rahip böyle bir soruyu duyunca ona tabi ki "Her zaman tanrının sözlerini okuyabilirsin" demiş.

Bu örneği size verme sebebim şu ki bazen karşınızdaki insanın söylediği bir şeye karşıt görüş besleyebilirsiniz. Ama bu karşıt görüşünüzü dile getirirken izlediğiniz yol konuşmaya can da katabilir, aranızda uçurum da oluşturabilir. 

Örneğin diyelim ki karşıdaki insan saat 12'den sonra metro gibi bir takım toplu taşıma araçlarını kapattığı için hükümete küfrediyor. Ama siz de bu olayı ekonomik açıdan mantıklı buluyorsunuz. Bu düşüncenizi "Niye öyle diyorsun bence çok da doğru bir karar... çünkü bla bla " şeklinde demek yerine "Sen de haklısın ama şu yönü de var bla bla" cümlelerini kullanmanız sizin için iyi olacaktır. Unutmayın zıtlıklar dozunda olursa birbirini çekebilir ve ilişkiye renk katabilir, ama ayarı kaçtı mı her iki tarafın da konuşmaya olan ilgisi azalır.

Kişisel bakım eksikliği ve zamanlama

Buluşmadan önce aynada kendine bakmalısın. Terliysen veya saçların kabarmış/yağlanmış ise bir duş alma zamanın gelmiş demektir. Tırnakların uzamışsa tırnaklarını kesmen, (erkekler için:) sakalın uzamışsa sakalına ayar vermen gerekmekte. (Kızlar için) Makyaj ürünleri kullanıyorsan ayarını kaçırmadan hafif makyajla kendinde beğenmediğin yerleri kapatabilirsin. Bir erkek muhtemelen kendinde beğenmediğin yerleri zaten bilmeyecektir ama olsun, sen kendini güzel hisset diye yap diyorum. 

Kendimden biliyorum, saçımı güzel yaptığımda hayata o kadar pozitif bakıyorum ki. Sokaktaki kedi köpeğe bile selam verebilecek hale geliyorum. Kız olsam makyaj yaptıktan sonra Avrupa'ya fetihler düzenlerim. Diyeceğim o ki bakımlı olun, karşıdakini etkilemek için değil kendinizi beğenmeniz için. Erkekler size de bir tavsiye vereyim, bu kızların Gratis'te kabaran saçlara veya sivilceli yüzlere karşı iksirleri var. Gerekirse girin alın, artık erkekler de bakım ürünleri kullanıyorlar çekinmenizi gerektirecek bir durum yok. Gratis'te erkek reyonları açılmaya başlar yakında. 

Son olarak yaz aylarında ister istemez terleyeceksiniz. Koltuk altınızda ter izini belli etmeyecek renklerde şeyler giyinin. Örneğin siyah, beyaz ya da lacivert. Açık mavi veya asker yeşili giyerseniz leş gibi terlemiş görünürsünüz benden demesi.

Bu konu hakkında daha bir sürü denilecek şeyler var ama şimdilik bu kadarı yeterli sanırım. Eğer çok okunursa ikinci bir bölüm daha yazabilirim :) Umarım hayatınız boyunca hep iyilerle karşılaşırsınız. Kendinize cici bakın




Kim bu İkram

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır