Agalara Geldik

Takip Edin

Türkiye'de Sarı Yelek Protestosu Yapılmamalı - Gaza gelmeyin!!



By  İkram     12:00:00    Etiketler:,,,,, 


Son üç haftadır Fransa'da eylem yapan Sarı Yeleklileri hepimiz haberlerde bol bol duyduk. Benzin fiyatlarında olan artışı protesto etmek amacıyla ayaklanan 130 bin kişi, ülkenin farklı bölgelerinde çok büyük eylemler yaptı ve ülkenin ekonomisine yaklaşık 10 Milyon Euro'luk hasar verdi. Ardından bu eylemler Brüksel'de de meydana gelmeye başladı. Brüksel hükümeti oldukça şiddetli karşılık verdiği için sanırım eylemler Fransa'daki kadar ses getirmedi. Ama bu sefer Hollanda ve Almanya'da da Sarı Yelekliler ufaktan ayaklanmaya başladılar. Brüksel ve Hollanda'da polis arabalarını yakan ve binaları sprey boyalarla kirleten "protestocular", Almanya'da neredeyse hiç olay çıkartmadan dağıldılar.

Fransa'da halen daha (6.12.2018) devam bu eylemler, oldukça provokatif bir hal almaya başlamıştı ki Fransa Cumhurbaşkanı Macron, mazota gelen zamları altı ay boyunca askıya alacağını duyurdu. Ardından Sarı Yelekliler'den eylemlerini bitirmelerini istedi. Eylemcilerden birisinin dediği "Fransızlar ekmeğin kendisini istiyor, kırıntılarını değil" cümlesinden anlaşılacağı üzere eylemler bu hafta da devam edecek gibi görünüyor. Bana kalırsa bu haftadan sonra eylemler yavaş yavaş bitecektir.

(Düzeltme bu yazıyı yazdıktan bir gün sonra Fransa Paris'e 80 bin kadar askeri personel gönderdi. Öğrenciler de üniversite sistemini protesto etmek için aynı şekilde dışarı çıkıp eylem yapmaya başladılar. Ancak 130 kadar öğrenci Fransız polisi tarafından göz altına alındı. Olaylar durulacak gibi gözükmüyor. Özellikle bu hafta sonu işler iyice alevlenebilir. Fransız Cumhurbaşkanı bu hafta sonu için yani -8-9 Aralık- Eyfel kulesinin kapalı olacağını duyurdu.)

Durum bu şekilde devam ederken bir anda Irak'ta meydana gelen Sarı Yelekli göstericiler özellikle batı medyasını çok şaşırttı. Aynı şekilde hükümetin politikalarını eleştiren Irak'lı Sarı yelek göstericileri ne kadar uzun süren ve ne kadar şiddetli bir eylem yapacak bilinmiyor. Eylemlerin devam edip etmeyeceği ya da halkın geri kalanından destek alıp almayacağı da muallakta.

(İkinci düzeltme: Dün akşamdan itibaren Yunanistan / Atina'da da eski bir eylemcinin ölüm yıl dönümü olduğu için hükümet karşıtı göstericiler eylem yapmaya başlamışlar. Polisin eylemcilere çokça şiddet uyguladığı videolar internete düşmekte. )

Ancak bu gün bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç dış politikada gerçekleşen olaylar değil, aksine Türkiye içinde muhtemelen yapılacak olan ve ağır bedelleri olacağını düşündüğüm eylemler. Bugün öğrendiğim bilgilere göre Türkiye'de internet üzerinden satışı düzenlenen Sarı yeleklere talep inanılmaz derecede artış göstermiş. Öyle ki hepsiburada.com ve gittigidiyor.com isimli sitelerde bu Sarı (ikaz ve iş güvenliği) Yeleklerinin  fiyatları 5 liraya kadar indirime girmiş. Hatta Gitti gidiyor sitesi, ürünün adını İkaz yeleği veya Güvenlik yeleği yapmak yerine Sarı yelek olarak koymuştur. Durum böyle olunca alttan alttan insanların bir şeylere hazırlandığını veya "hazırlandırıldığını" görmek çok zor değil gibi.

Bugün anlatmak istediğim konu da tam olarak bununla ilgili işte. Eğer böyle bir Sarı yelekli protestosu Türkiye'de de çıkarsa çok fazla saf genç arkadaşlarımız ve olaydan haberi olmayan orta yaşlı emektar büyüklerim bu protestolara katılacaktır. Ancak aradan üç gün geçmeyecektir ki birileri arkalarından PKK ve HDP bayrakları çıkartıp molotoflarla polise saldıracak, dükkanları yağmalayacak, çevredeki binalara ve kaldırımlara zarar vereceklerdir. Çok üzülerek söylemekteyim ama Türkiye'de yapılan eylemler hiçbir zaman hayal edildiği gibi olamıyorlar. Ne zaman ki insanlar toplaşsın, hemen aralarına birileri girip ortalığı alevlendirecek şeyler yapıyorlar. Bu herkesin bildiği bir gerçek. Ancak şuan insanlar çok motiveler. Geçtiğimiz aylarca düşen Türk Lirasının değeri ve gelen zamlardan dolayı herkes öfkelenmiş durumda. Bir de bakıyorlar ki Fransa'da eylemciler "zafer" kazanıyor gibi gösteriliyor, bunu gördükleri için her an hadi biz de yapalım o halde diyebilirler.

Ancak dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama her haber sitesinde gösterilen bu "Sarı Yelekliler kazandı" cümlesi, bence insanları asıl iteleyen şey. Böyle bir cümle kullanılırsa insanlar sarı yeleklilerin haklı olduğu kanısına varacaklar. Hatta çoğunuz belki "E haklılar zaten" diyebilir. Halbuki sarı yelekliler aslında haklı falan değiller. Tamam benzine zam gelmiş olabilir, tamam kiralar  çok uçuk olabilir. Ama onlar ülkelerini aleve verirken haklılık paylarını kaybettiler. Ülkesinde kendileri gibi çalışan her hangi bir dükkanın camını kırıp içindeki eşyaları yağmaladıklarında insanlara hükümetten daha çok zarar vermeye başladılar. Devirdikleri arabaların ve hasar verdikleri tarihi eserlerin haddi hesabı yok. Yaktıkları ağaçlar, kırdıkları kaldırım taşları ve yaraladıkları insanların iyileşmesi için ödenecek bütün para devletlerinin bütçesinden çıkacak. Devlet de bu parayı mecburen kasasından ödemek zorunda kalacak. Ancak bu kasadan ne kadar boşa harcama çıkarsa gelecekte ülkelerine yapılacak olan yatırımlar da o kadar azalacak.

Unutmayalım ki Fransızlar arasında bizde olduğu kadar ayrışma, nefret, terörizm ve hükümet karşıtlığı olmamasına rağmen insanların mağazalarından yüzlerce giyim, yiyecek, içecek ürünleri yağmalanmıştır. Paraları soyulmuş, binalar sprey boyalarla boyanmış, kaldırımlar kırılmış ve çoğu yerde arabalar ters çevrilip yakılmıştır. Bu kadar "medeniyet" gören insanlar üç hafta içinde tarihi şehirlerine bunları yapmıştır. Düşünün Türkiye gibi dört yanı düşmanla dolu bir ülkede bu olaylar meydana gelse neler olabilir? Ülkemiz içinde ajanlar olduğu kadar, Işid/Daeş militanları, Terör örgütü sempatizanları, çeşitli bağımsız ve açıkça söyleyeyim Atatürk'ü kullanıp insanları kışkırtan sivil örgütler de bulunmaktadır. Bunları geçiyorum, ülkede aklı olmayan o kadar sanatçı ve bir o kadar da aklı olmadan bu sanatçılara bağlanan o kadar sığ bir kitle var ki, eğer bu sanatçılar da eylemlere katılıp, bu eylemlerin reklamlarını yaparsa işler çok çirkinleşecektir.. Ülkemiz diğer ülkeler kadar stabil bir ülke maalesef ki değil. Bunun bilincinde olup insanları da bilinçlendirmek gerekmektedir.

Bu açıdan bakıldığında Fransa'da 10 milyon euro'luk zarar veren kalabalık, Türkiye'de ne kadarlık zarar verebilirler? Türkiye ne kadarlık bir masrafı daha kaldırabilir? Türkiye kadar hassas bir ekonomiye sahip ülkede çıkacak kontrol edilemeyen bir eylem, ekonomiye ne kadar etkide bulunabilir?

İlk olarak size şunu söyleyebilirim ki Türkiye yüzde doksan ihtimalle seçimlerden sonra ya İMF'ye gidecektir ya da farklı yollardan bir şekilde borca bulaşacaktır. Bunu görmek çok da zor değil çünkü bu geçtiğimiz haziran seçimlerinden beri ertelenen bir şey. Ekonomide dışa bağımlılık, cari açık ve yüksek enflasyon gibi büyük problemlerimiz var. Ve dolar kurunun yükselmesine bağlı olarak sürekli artan bir borcumuz da bulunmakta. Bu borçların belli bir zaman sonra ödenmesi gerekecektir.

 Hatta Erdoğan'ın söylemiş bulunduğu seçim öncesi bayrak ve broşür gibi reklamlar yapılmayacak açıklaması bile buna bir gösterge olabilir. Türkiye zor bir aşamadan geçmektedir. Ancak bunun anlatıldığı gibi dış güçler ile bir ilgisi maalesef ki yoktur. Keşke sadece dış güçler olsa. Fakat şunu kabul etmeliyiz ki üretmiyoruz. Üretmediğimiz gibi üretmeye çaba da göstermiyoruz. Köylülerimiz tarımdan kazanamayıp mecburi olarak şehre göç ediyor. Şehre göç etmeyen bazı "karışıklık isteyen" tarımcılarımız ürettiği malları stoklayıp ülkede fiyatların yükselmesine sebep oluyor. Falan filan. Durumumuz bir yazıda anlatılamayacak kadar düğüm olmuş bir vaziyette. İnsanların ne kadar CHP-AKP safhasında bölünmüş olduğu da apayrı bir konu. 

Özellikle 2013 ve 2015 senesinden sonra bozulan Türkiye imajı ise hala daha yerine oturmamıştır. Gezi parkı olayları sonrası sarsılan ve darbe girişimi ile tamamen bozulan bu imaj, yabancı yatırımcıların ülkemizden büyük oranda çekilmesine sebebiyet vermiştir. Sadece yatırımcı değil aynı zamanda turist sayısı da çok yüksek bir düşüşe geçmiştir. Ülke hala kendini stabil hale getirememiş iken bir de böyle bir eylem yapılırsa dolar ve euro'da inanılmaz bir çıkış olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

Eğer siyasi bir insanın değişmesini istiyorsanız çoğunluğun kararıyla onu oradan indirmelisiniz. Bu da yeni projeler üreterek ve insanlara samimi fikirler vererek yapılmalıdır. Bu tür bir eylemle Tayyip Erdoğan inmez. Bir parti veya görüşü savunmakta değilim ama altını çizmek istediğim tek şey gaza gelmemek ve bir siyasetçiden ne kadar hoşlanmasak da ülke çıkarını düşünüp, gösteriye çağıran insanlara "hayır" diyebilmek.




Unutmayın; bir siyasetçi gider, bir siyasetçi gelir. Ancak Fransa'daki olaylarda ülkeye verilen zarar inanılmaz kötüydü. Ve bu zararın Türkiye'de misliyle olacağının da herkes farkında. 

Fransa gibi sanata önem veren bir ülkenin insanları, müzelere girip tarihi tabloları paramparça ettiler. Sizce Türkiye'de Sarı yelekliler eylem yaparlarsa neler olur? Lütfen bu konuda bilinçli olalım. Bu konu düşündüğünüz kadar basit bir olay değil. Siz bir günlüğüne gidersiniz eylem yapmak için, sonra bir bakmışsınız ortalığı karıştırmışlar. Polis şiddet uygulamış. Eylemciler molotof atmış. Dolar 7, Euro 8 olmuş. Marketlere bir miktar daha zam gelmiş. İktidar hala inmemiş. Bir ay geçmiş, insanlar dağılmış. Ancak enflasyon 25'ten 35'e fırlamış. Bunlar olamayacak şeyler değil. Ve ben ülkemde her şeye zaten yüksek fiyatla para ödüyorken bir de saçma ve provokasyona el verişli bir eylem yüzünden, ürünlere ek zam gelmesini istemiyorum. 

Size alternatif bir yol sunayım: Fransa'da 130 bin kişi organize olup farklı farklı yerlerde eylem yapmaya başlamıştı. Yani bu adamlar organize olabiliyorlardı. Ancak onlarda ülkenin yüzde 80 kadarı zaten şuan bu gösterileri destekliyormuş. Bizde ülkenin sadece yüzde 50'si bu gösterileri destekleyecektir, çünkü biz ülkece siyaset yapmayı bilmiyor ve takım tutar gibi parti tutuyoruz. Ayrıca ülkedeki tüm partileri fanatikler yönetiyor. Bu da başka bir problem. Ama çözümü eylem değil aksine illaki bir şeyler yapacağım diyorsanız eğer, çevreniz genişse kendiniz bir sivil savunma örgütü kurun. Sosyal medya'dan gruplar oluşturun, çevrenizde gençleri ve işçileri savunan yeni projeler ortaya koyun. Grubun ilk ayağında bulunan insanlardan maddi destek alıp  internette grubunuzun reklamını yapın. Organize olun ve insanlara broşür dağıtın. Hatta bir blog açın ve düşüncelerinizi burada yazıya dökün. Kim bilir belki bu blogtan gelecek bütçeyle daha çok yeni şeyler üretebilirsiniz. Lafın kısası daha modern ve daha mantıklı yollarla insanları bilinçlendirmeye çalışın. Bu şekilde eylem yapmanın faydadan daha çok zararı olur.

Lütfen bu konuda arkadaşlarınızı da bilinçlendirin. Saf duygularla oraya gidip başkalarının amaçlarına alet olmayın. Bu eylemi yüzde yüz deneyecekler. Deneyecek olduklarından hiçbir şüphem yok. Ama bunun ne kadar büyüyeceği konusunda emin olamıyorum. Bu sebeple olur da "bir kişinin bile buna alet olmasını engelleyebilirsem ne mutlu bana" diyerek bu yazıyı yazıyorum. Çözüm bu yol değil. Umarım gelecek haftalar, aylar ve yıllar ülkemiz için daha hayırlı olur. 

Bakalım görelim...

Kim bu İkram

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

6 yorum:

  1. Merhaba çok güzel bir yazı olmuş , şiltenizi takibe aldim sizide beklerim www.zanalab.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim ben de sizi takipledim :)

      Sil
  2. iKRAM MERHABA..
    BENDE MARMARA ÜNİ.LİYDİM. GÖZTEPE KAMPUSÜNDE..
    YAN BİNAMIZ ALMANCA BİNASIYDI..

    YanıtlaSil
  3. Genel bazda doğru bir yazı ama katılmadığım noktalar elbette var. Mesela Türkiye 'nin İMF 'den borç alacağı konusu :) altı boş bir sav olmuş. Aslında bu sarı yelekliler ayaklanmasının benzine yapılan zamla falan alakası yok. Protestolar başalamadan önce Fransa Avrupa 'nın kendi ordusu kurması gereklidir diyerek Almanya ile girişimlere başladı. Sanırım evin büyük abisi ABD bu duruma kızdı ve ortalığı birazcık alevlendirdi ki zaten Fransa o kadar sömürüye rağmen ekomonik olarak zor durumdaydı ve alev aldı. Asıl mesele İtalya şuana kadar ses çıkmadı ama balon bir sistemi var şuan. Patlamaması beni şaşırttı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma profesör ben de yakın takipteyim bu olayları, geçenlerde Macron'un verdiği tavize Almanlar aşırı öfkelilerdi. Sanırım Zeit gazetesinde Macron hakkında "Sadece Avrupa'nın değil aynı zamanda Eurozone'un da düşmanı, işsizlik çok yüksekken para dağıtıyor" gibi şeyler yazmışlardı. Ayrıca ekledikleri bi parçada da "Fransanın sonunun da İtalya gibi olmasından korkuyoruz, taşımamız gereken bir İtalya zaten var" gibi bir şey de söylemişlerdi. İtalya'da insanların eylem yapmamasına ben de şaşırdım ama bu saatten sonra bence eylem çıkmaz diye düşünüyorum. IMF kısmına gelince dolar krizinden sonra ülkedeki borçlar da epeyce yükseldi. Ülkede her sene ödenmesi gereken (gerek devletin gerek özel sektörün) toplam 180 milyar dolar borcu bulunuyor. Ve toplam dolar rezervimiz kurdan etkilenerek 90 milyar dolara geriledi. Devlet yine çok aşırı borçlu değil,bir şekilde kapanabilecek borç seviyesinde ama özel sektör bir yerden sonra borç ödeyemeyecek seviyeye gelirse borçları devlet için sıkıntı duruma gelecek. Erdoğan'ın İMFye gideceğini aslında çok zannetmesem de borç almaktan başka çözüm yolu bulunacağına pek bir inancım yok açıkçası. Ekonominin gidişatına göre eğer döviz gerilerse İmf de aynı şekilde hayal olur, bakalım ülkemiz için hayırlısı neyse o olsun. İnşallah borç dönemine bir daha girmeyiz

      Sil

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır