Agalara Geldik

Takip Edin

GELECEKTE OLACAK EN EFSANE 9 ŞEY



By  Unknown     12:00:00    Etiketler:,,, 

Merabalar bu aralar bilimkurguya fazla meraklıyım. Geçen gün kendi kendime gelecekte olabilecek şeyleri düşünüyordum. Hani acaba ileriki yüzyılda ne olur, yeni icat olarak ne bulabilirler falan. Hem zaten bundan önce uzay ile ilgili bi yazı yazmıştım ve gelecek yüzyıl hakkında bi kaç şey deyivermiştim. Hatta orada da gelecekte neler olabilir gibi bi yazı yazmayı planlıyorum demiştim. Linkini en sona koyuyom yazının, oradan tıklayın okuyun çünkü hep söylüyom ama valla o yazıya çok emek harcadım ya valla bak..

 O zaman haydi başlayalım. Hayde gidelum haaayde (dırım dırım)


karanlıkta parlayan bitki ile ilgili görsel sonucu


Bıye Lambalar Bıyeeee

Üstte bahsettiğim linkte de değinmiştim bu konuya. Direk aklıma bu geldi bende hemen yazayım dedim. Biliyonuz ateş böcekleri geceleri götlerinin parlamasıyla meşhur böcekler. Dünyaya ne gibi bi faydaları var bilmiyorum ve açıkçası umrumda değil. Çünkü Şuan umurumuzda olan kısmı götleri.
Bunu söylerken kendimi ateş böceğine yürüyo gibi hissettim aq 

Sebebini anlatayım hemen. Yıl 1986 bilim insanları bulunacak bi şey kalmadı diye kara kara oturuyolar. Birden biri ortaya çılgınca bi fikir atıyor ve ateş böceğinin götünü yakan geni bitkiye versek nolur len acaba diyor ve malum bizim işi gücü olmayan bilim insanlarımız da hadi yapalım bakalım diyolar. Bakıyolar bi şey olmuyo. Diyolar bi daha deneyek. Yine olmuyo. Biraz kurcalıyolar ve seneler geçiyor tabi genetik mühendislik de artıyor ve diyolar ki yok aga bu geni direk veremiyoz ama şöyle yapalım biz Agrobacterium denen bakteriye verelim bu genleri. Sonra bakıyolar ki woaaa o da ne???
Bakteri ışıl ışıl yüzü gözü nurlanmış

Ki lafı açılmışken biyolojik bir bilgi vereyim sınavlarda çıkar 9-10. sınıflar kulak kesilin. Bakteriler bulundukları ortama çok çabuk uyum sağlarlar. ve fırsat buldukça ürüyolar. Böyle de azgın hücreler aq. Neysem bunlar şimdi bi ortama giriyolar ve bakıyolar orada diğer eski hücrelerin gen kalıntıları var, hemen woaaa bulanındırrrrrr diyip o geni alıyo ve kullanıyolar. yani kendi dnalarına ekliyolar. Hatta şunu da söliyim son olarak belki birine on puanlık soru yapmasına vesile olurum sınavda Allahım inşşşş.

Bazı bakterilerin hücre çeperinde zar bulunuyo ve bizim vücudumuza girdiklerinde öldüremiyoz orospu çocuklarını. Vuruyoz vuruyoz bana mısın demiyolar. işte onlar ile normal bakterileri yan yana koyunca yada zarlı olan balterilerin cesetleriyle beraber zarsız bakterileri koyunca o zarsız bakteriler ölü olan zarlı bakterinin genlerine yumuluyolar ve artık onlarda zarlı oluyolar. İnallah anlamışınızdır anlamadıysanız gidin paragrafta anlam sorusu çözün bence gayet güzel anlatmışım

Neyse dediğim gibi şu ışıldayan genleri bitkilere uyumlu ve zararsız hale getirmeye çalışıyolar şuan. Bu bitkiler bakterileri alınca ışı ışıl parlıyolar ve bakteri sonuçta bu, huyu kurusun girdi mi bi canlıya ürüyo da ürüyo aq. 20 dakikada bir üremek ne demek aqqqq




Dolayısıyla bitki parladıkça parlamaya başlıyor. Peki bunun bize yararı ne diyeceksiniz. Bu bitkiler ilerde büyüyüp ağaç olacaklar. Eğer biz sokak lambalarını kaldırıp etrafa ağaç dikme alışkanlığı kazanırsak hem ekolojik açıdan dünyaya bir katkımız olur -oksijen üretiyo olm boru mu- hemde daha tatlış bi manzaramız olur.

Teferruat olacak bir bilgi daha vermek istiyorum. Ateş böceğinin götündeki parıltının kaynağı lusiferaz denen bi proteinin parçalanması ile oluşan lusiferin maddesinden kaynaklanıyormuş. Lucifer ingilizcede (yada muhtemelen latincede) şeytanın adıdır anlamıysa "ışık getiren" demektir. Bunlar hep illümünatük amerika oyunları...

Bu konu hakkındaki son paragrafımda bu olsun. Şuan için bu bitkilerle olan araştırmaya Glowing Plants diyolar ve bakteriler bitkilerde tümör oluşturduğu için hala daha genleri hakkında düzeltmeler yapıyolar. çok riskli bi iş aslında düşünsenize bu bitkiler bi kaç senede dünyanın dört bir yanında olacaktır işlem bittiğinde. ve eğerki insan yada diğer canlılara olan bi zararı olursa dünya çapında bi boklukta yaşıyabilir. *dudağıyla miiimick yapıp tahtaya vurma efekti* Son paragraf dedim diye aşağıya geçmeden söyliyim Kickstarter denen bi şirket -ki bu herifler ışık gördükleri projelere hep yardım yollayan bi şirketmiş- bunlara 65000 dolar para bağışlamış. 

O PARAYI BANA VER BEN IŞILDAYAYIM AQQ

Bağış yapan şirketin (Kickstarter) projeyle ilgi orjinal sitesi için: uçur beni pakize (Gerçi ingilizce amq ne anlıcaksınız tıklamayın)




Su altı fabrikaları

Tamamen kişisel tahminimle yazıyorum internette hiç bulamayacağınız bir bilgidir bu cicişler iyi okuyun. Dünyanın yüzde beş yada daha azını keşfettiğimizi söylerler. Çünkü Dünyanın yüzde yetmişi sekseni sudan denizden oluşuyo ve biz kıyılarımız haricinde hiç adamakıllı bi dalış araştırma şeysi yapmadık. Zaten düşünsene koskoca pasifik okyanusunun dibinde neyi araştırcan aq. Ama şöyle ki yeryüzü -ki denizlerin altındaki toprağa nazaran çok küçük bi kara parçası- üzerinde bu kadar maden bulunuyoken suyun altında ne gibi madenler bulunuyodur kim bilir. Bence dünyadaki rezervlerin böylesine hızla tükendiği zamanda gelecek nesiller su altı fabrikaları kurup hem madeni hem tarihi hemde turistik çalışmalar yapacaklardır.

Düşünsenize insanoğlu aya altı yedi kere gitmiş ama okyanusun en derin noktasına yani mariana çukuruna sadece bi kez gitmiş. Ne yani ayda olma ihtimali olan canlılar denizin bilinmeyen en ücra noktalarında olan canlılardan daha mı önemi. Sonuçta belki denizkızı bulucan yada belki dinozor çağından kalma evrim geçirmemiş ama nesli oldukça az bi hayvan keşfedeceksin. Nerden bilebilirsin ki. Dinozorlar çağında yaşayan deniz hayvanları da vardı ve bunların o malum göktaşı tarafından soykırıma uğramamış halleri de mevcut olabilir.

Kaldı ki dünyada kirletecek yeterli alan kalmadı biraz da denizleri kirletek

Of şu sıralar falza çevreciyim ya geçen bi yazı okudum diyo ki dünya atmosferindeki karbondioksit seviyesi 4 ppm'nin üzerine çıktı ve bu artık değiştirilmesi imkansız bi evreye girdik demektir vs diyordu. Neden ya neden, girmeyelim evreye falan niye giriyoz ki




Ay Yüzeyinde Yakıt İkmal Merkezi


Bir nevi gezegenler arası benzin istasyonu kurulur. bunu ya yörüngeye yaparlar ya da ay üzerine yaparlar. sebebine gelecek olursak biliyonuz ki dünya üzerinde gazların oluştrduğu muhteşem bir basınç ve yerçekimi kuvveti var. Bu yüzden bi uzay gemisini dünydan çıkarmak için o kadar çok yakıt harcıyoruz ki bu gemiyi yörüngeden aya yada marsa götürmek daha az yakıt gerektiriyo. o derece yani aq. İşte bunun için bilim insanları diyolar ki aga bi yer yapalım uzay gemileri oraya yakın dursun bizde fırlatalım yakıt deposunu -yakıt deposunu fırlatmak için ayrı bi yakıt deposu da gerekecek tabi ama bi uzay gemisini fırlatmaktan daha karlı bişey bu sonuçta- sonra uzay gemilerine bağlansın bu benzinler ve prrrr gemi yoluna devam etsin.

Teoride çok basit bi şey di mi? Ama pratikte çok uzun bi olay. Çünkü bizim uzay gemilerimiz tek kullanımlık oluyo ve ilk olarak gemilerimizi çok kullanımlık yapmayı başarmamız gerekiyor. Daha sonra bi benzin istasyonunu yapmak ve onu fırlatmak var. Tabi bu da yüzlerce kullanıma dayanıklı olmalı ki verilen emeğe değsin. Ve son olarak bunu yörüngeye ya da ay yüzeyine yerleştirmek kalıyor ki bence ay yüzeyi daha mantıklı. Çünkü yörünge ne yav aya koyun bizde görek. Hem atmosferi de yok kalkış sıkıntısı da olmaz, tamam üç kuruşluk bi çekim kuvveti var ama onu da dert etmeyin nolacak sanki allalaa




Cryonics deneyi


Eveeet gavurların üzerinde çalıştığı bir deney bu. Amaç şöyle ki ayılar ve kurbağalar gibi bir çok hayvan kış geldiğinde kış uykusuna yatarlar. İnsanlarsa buna milyonlarca yıl ısınma yolları buldukları için midir bilinmez adaptasyon geçirmemiş ve kışın da uyanık kalmayı sağlamışlar. Bilim insanları diyorlar ki insanlar konuşan düşünen akıllı HAYVANLARdır.

(bkz: çok afedersiniz ama hayvan)

İnsan vücudunda enzimlerin donduktan sonra tekrar eriyince çalışabildikleri de bilinmektedir. Bu yüzden bilim insanları insanı dondurursak eriyince ve belirli hormonları verince tekrar yaşayacaktır diyor. Yani yaşlanmayı belirli bi müddet durdurmaktan bahsediyoruz. Tabi ölümsüzlük değil... Aynı zamanda intihara da girebilir çünkü bu sadece teorik bi açıklama. Buna rağmen bi kaç insan şimdiden bu projeye adaylığını koymuş bile. Ünlü biri de vardı kimdi unuttum ya.




Kablosuz elektrik


Bu aslında teee Nichola Tesla zamanında yapılması planlanmış bir olay. Amaç radyo dalgaları gibi bir kuleden elektiriği yollamak ve cihazları buna göre geliştirmek. Ama hiç mi hiç tutmadı neden mi? Çünkü ülkeler elektrik sayesinde para kazanıyorlar. Öyle ulu orta her yere elektriği bırakamazsınız. Olmaz yani anlatabildim mi.

Nolamaz

Şimdi olay şu şekilde olmuş, Tesla demişki ben elektriği burdan taa Newyorka kablosuz olarak atacam bana yardım edin falan. Bi kaç kişi buna yaparsın reis güveniyoruz diyerek  hak vermişler ve para desteği yapmışlar. Sonra bi kule yapmış Tesla abimiz. Kulenin amacı elektriğin dalga boyunu mu frekansını mı arttırmakmış. Arttırıp dünyanın çekirdeğine kadar yollayabilirmiş ve bunun oluşu ışık hızıyla olacakmış.

Ama kuleye 1 buçuk milyon dolar verdikten sonra bunun para kaynağı olan şerefsiz demiş ki Teslacığım yapmayalım bu projeyi çünkü elektrik yok pahasına satılmamalı. Para desteğimi çekiyom haberin olsun.

Tabi bunu duyan Tesla yıkılmamış ama dizlerinin bağı çözülmüş ve hemen başka zenginlere koşmuş. Fakat diğerleri de aynı gerekçeyle yardım etmemişler. Böylece dünya üzerindeki en çarpıcı deneylerden biri iptal olmuş ve 1,5 milyon dolarlık kule de yıkılmış.

Tesla da ölmüş zaten sonraları...

Ama sonuç ne? Aradan yüz yada iki yüz yıl falan geçti ve şuan elektrikli araçlar üretildi. Priz sorunu oluşacağı içinde kablosuz şarjlar yapılacak, Tıpkı artık kablosuz sarj olabilen telefonların varlığı gibi..

 Belki onu yapsaydı bu herif, şuanki teknolojimiz bi kaç asır ileri seviyeye ulaşmıştı. Kelebek etkisi  denen bi şey var, eğer geçmişte bi şey değişirse bunun etkileri çook çok büyüyebilir yada popular söylemiyle:

Geçmişte Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, gelecekte ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir





Zamanda yolculuk ve katı kuralları


Bence zamanda yolculuk imkansız bi şey çünkü eğer öyle bi cihaz icat edilseydi şuan gelecekten insanlar geliyo olurdu. Ama şöyle olmuş olabilir. Zaman makinesi icat edilmiştir insanlar arada sırada geçmişe gidip bazı şeyler yapıyodur ama gelecekten zaman makinesinin icat olmadığı zaman gitmek yasaklanmıştır. (tam kitap yazmalık bir konu)

Ya da şu şekilde bi teori atayım ortaya. Ya zaman makinesi icat edildi ve gelecekten gelen insanlar geçmişteki insanlara bazı konularda yardım ettiyse, ve en son yardımları gelecekte bi fark oluşturup zaman makinesinin icat edilmesini engellemişse. Örneğin atıyom adam geldi ilk iş mısıra amerika'ya çin'e piramitleri yaptırdı. Ama bu bişey değiştirmedi çünkü hala bunun amacını çözemedik.

Daha sonra gitti piri reise bi harita verdi ya da onun gemisinde tur attı da bizim reis onun haritayı gördüyse ve bu geleceği etkileyip zaman makinesinin olduğu zamanı etkilediyse????

Gerçi bu da imkansız çünkü madem zaman makinesi olduğu yılı etkiliyor o zaman adam gelecekte zaman makinesine binemez.....- ki o binmeyince piri reiste haritayı göremez ve gelecek değişmez falan filan.

Off zaman makinesi ya ne kadar iğrenç bi şeysin sen aq iki çift laf edemiyoz hemen paradoks





Tek dünya devleti 
(Edit 2017: Artık pek de savunucusu değilim)


Agaa illüminatik millüminatik ama bence çok mantıklı bi şey. Şimdi dicekler ikram gavur musun yahudi destekli bişiy bu hep amerika ve israilin oyunu falan BANANE AQ.

Bir post diyor ki: Yav ben insanım ve yeryüzü benim. İstediğim yere istediğim şekilde gidebilirim banane devlet kurmuşsan aq. 

Çok haklı bi isyan bu arkadaşlar. Şimdi düşünün tüm dünya ülkeleri bir olsalar dünya da her kıtadan birbirini tanımayan ve halk tarafından oy ile seçilen yük-ikiyüz kişilik bir seneto tarafından yönetilse. Mesela bir hindu bir müslüman bir gavur bir yahudi bir ateist falan gibi ayrı ayrı kesimler olsa. Biz de bu yaz amerikaya gidip öbür yaz kutuplarda takılsak falan fena mı olur.

Lan uzaylılar dünyayı bassa ırak'a saldırsa amerikalılar bize ne bizim toprağımız mı diyecek

LAN DÜNYA BU  AQQQ

Neyse inanıyorum ki ilerde illü millü bi şey yapar da kurtuluruz şu "sınırımı geçtin" savaşlarından.

peace ulan peace




Kokuyu iletmek veya ışınlanma

Bu ise zaten başlı başına bilim kurgu filmlerinden çıkma bi icat aq,

acaba ilk kimin aklına geldi.

Adam nasıl üşenmişse demiş "Allahım nolurdu bi makine olaydı da bi girseydim pırrrr hemen istediğim yerde inseydim."

Aga bence bunu yaparlar ya hatta bence çaktırmadan deneylere de başlamışlardır. ilk önce koku yollamaya çalışırlar. Çünkü koku dediğin şey moleküllerin havada dolaşması. Eğer tvdeki bi etin butun kokusunu alıp bunu başka bi şekilde yollarlarsa bi yere ışınlanmayı da yaparlar.

Bu işler kolay diil adamlar denioRrRrRrr

Hem zaten pensilvanyada mı ne bi gemiyle deney yapmışlar diyolar. Aradan bi saat sonra gemi bayaaa ötede bulunmuş yolculara nolmuştu hatırlamıyom dur öğrenip geleyim.

Pensilvanya değilmiş filedelfiaymış. Yazımını bilmiyorum ondan uğraşamadım ama olay özeti şu. Bu adamlar düşmanın onları görememelerini sağlamak için gelen ışıkları ve manyetik alanı bükecek bir şey yapmışlar. koca geminin etrafını sarmışlar bunlar ve ilk yapmışlar cidden kaybolmuş sonra bi kaç gün tekrar tekrar yapmışlar her defasında yeşil bi sis çıkıyor ve gemi sisin içinde kayboluyormuş sonra sis kayboluyor ve gemi görünmez oluyormuş. Ya da şöyle söyleyeyim görünmez oluyo çünkü farklı bi boyuta da gitmiş olabilir diyolar. Son deneylerinde ise gemi kaybolmuş ve 640 km ötede bi yerde tekrar beliriyor. düşünün istanbuldan yozgata 670 km aq. Ve daha kötüsü mürettebatın kollar bacaklar kafalar falan hep duvarların içine girmiş böyle iğrenç bi son ile bitmiş. Görgü tanığının ifadesine göre,

Bir an sadece geminin çıpasını görebildim, sonra oda kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı. Bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyecan içerisinde; nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı.
Gemi ve mürettebatı hem radarda hemde gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu.15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiç bir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?
Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı. Sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi.
Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerine hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı. Donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943’te deney yine aynı gemide tekrarlandı.
Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu.
Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. 
Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz ama kaybolmayın bi yere daha yazı bitmedi






Küresel ısınmaya Agalar teorisi ile çözüm: Nem


Agalar bir sayısaldan dönme eşitçi olarak Coğrafya dinledim ve aklımda şimşekler çaktı. Hani küresel ısınma denen bi illet var ya. Dünyanın aşırı ısınmasından kaynaklanan buzulların erimesi ve sürekli artan ısı falan. Şimdi biliyonuz ki nem deniz kenarlarında olan şehirlerde oluyor ve suyun buharlaşması ile artıyor, ve bulunduğu bölgenin aşırı ısınmasını yada aşırı soğumasını engelliyor.

Mesela istanbulda oturanlar bilir yazın kavurucu sıcak olmaz. Tamam sıcak olur ama yakmaz sadece terletir. Çok aşşşşırı terletir ama orda beklettiğiniz bi şey alevlenecek kadar ısınmaz işte yav. Bide kışın çok soğuk olmaz. Tamam kar yağar bi iki hafta falan ama o da çok uzun sürmez hemen hallolur biter.

Şimdi bunun çok aşırı büyük halini düşünelim. Küresel çapta nem arttırışı yani. Eğer okyanusların bazı yerlerini kaynatıp buharlaşmasını sağlarsak ve bunu dünyanın dört bir yanından balıklara atmosfere falan zarar vermeden yaparsak -nasıl bilmiyom işte onu da ben mi söyliyim yapın bi zahmet- dünyadabi su buharı tabakası oluşmaya başlar. Peki bu su buharının bize ne gibi bi artısı olabilir?



1-Nem artışı dünyanın ısınma hızını yavaşlatacaktır. Ki bu da bi şey, buzul muzul kalmadı aq.

2- Su buharı, troposfer yani atmosferin ilk tabakasında birikecek ve güneş ışınlarını yeryüzüne daha az gelip dünyanın ısınmasını farklı bi yolla daha engelleyecektir. Tabi az miktarda olur ama dediğim gibi buzul kalmadı aq penguenleri buz dolabında yetiştirecez ilerde

3- Oluşan bu su buharı barajlara yağıp insanların su ihtiyacını karşılayacaktır, ve bu ilerde su savaşları olacak denen bir gelecekten bahsettiğimizi göz önüne alınınca milyonları etkileyecek bi olay. Düşünsene bu sayede onlarca ülke savaşmayacak, milyonlarca insan ölmeyecek.. PrrrRr fenaaa

4- Baraja yağmayan sular tarlalara yağacak ve normalde çifçilerin onlara vereceği suyu yağmurdan alacak; insanlar ucuza yiyecek alacak, çiftçiler su faturasından daha az üzülecek, ama bitkilerin bi boktan haberi olmayacak oturup oksijen üretecekler..

5-Ne baraja ne de tarlalara yağmayan sular ota boka yağacak ve çorak ve kurak arazilerde de otlar bitecek ve tüm bunlar sayesinde atmosferi temizleyen daha çok bitkimiz olacak... şükür yarabbim


Ve bu kadar yazdıktan sonra şunu da söylemek istiyorum, benim aklıma geldiyse illaki başka birinin daha aklına gelmiştir ama anlatttığım şeyler kadar toz pembe değildir. İllaki bi hatam vardır, neyse bu hafta içinde coğrafyacıyla bu konuyu konuşayım bakam dediğim gibi olur muydu işler yoksa olmaz mıydı..

Bu çocuk ilerde dünyayı değiştirecek adımlar yapmayı planlıyorrRrrrR

Ayrıca bu çocuk bu yazıyı coğrafyacıdan aldığı bilgiler ışığında düzenlemeyi de planlıyor hemen gaza gelmeyin

Harika tayfa harika gelecekler diler

Edit hocaya sordum. Dedi ki "şimdi ben senden bu kitabı ödünç aldım. Kullandım ve artık bi şeyler değişti. Sen kitabı geri istiyorsun. Sorun kitabı verirsem çözülecek, o halde neden vermek yerine gidip kitapçıdan aynı kitabı alıp işimi zorlaştırıyım? Dünya da böyle tek isteği bazı fabrikalar ve gereksiz kirliliği iptal ettirmek, bunu yapmak varken niye onca şeyle uğraşılsın"

Güzel cevaptı ama gidip bir miktar daha kitaplara baktım. Atmosferde fazla nem bakterilerin üremesini arttırır diyo. Toprak bakterileri artarsa bu da iyi bi şey. Ve bulutlar artacağı için güneş ışınları uzaya daha fazla yansıyacak ve bu da yeterli güneş görmeyen bitkilerin olgunlaşma süresini arttırır (kötü bi şey) ama yeryüzünün ısınmasını azaltır ve küresel ısınmayı engeller (iyi bi şey djebdjd)

Neyse yeter bu kadar. Aynştayn gibi hissediyorum bays


Yazının başında belirttiğim 'Uzay, uzaylılar, gezegegenler ve gezegen dünyalaştırma projesini' içeren muhteşem ötesi yazımı okumak için tık :)))))  ==➤ (uçur beni pakize)

Kim bu Unknown

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

4 yorum:

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır