Agalara Geldik

Takip Edin

Çok Mutsuzum, Mutlu Olmak İçin Ne Yapmam Gerek?



By  İkram     12:30:00    Etiketler:,,,,,, 

Nasıl daha iyi bir hayat yaşarım?

Hiçbir insanın tam anlamıyla asla mutlu olamayacağını biliyor muydunuz? Kim ne derse desin, kim nasıl gözükürse gözüksün, herkes bir şekilde mutsuz olmaya meyleder. Peki bu mutsuzluğun ana sebebi sizce ne olabilir? Parasızlık mı, hırs mı, görmemişlik mi? Ya da bu Allah'ın bir imtihanı mı?



Parayla mutluluk olmaz derler. Ben bunun doğru ama eksik bir cümle olduğuna inanıyorum. Sadece para değil, hiçbir maddi nesne insana aradığı mutluluğu getirmeyecektir. Bunun sebebi insanın fıtratında bulunan kıyas ve kıskanma yetisi ile ilgilidir. Her zaman sizden bir tık ileride olan insanlar bulunur. Sizden daha çok parası olan, sizden daha güzel evi olan, sizden daha iyi eşi olan, sizden daha başarılı çocukları olan, sizden daha güzel bir fiziği olan gibi gibi, listeyi uzatabilirsiniz.

İşte tam olarak bu yüzden insanlar hiç bir zaman mutlu olamazlar. Ancak çoğu kişinin göz önünde bulundurmadığı bir şey vardır, o da bu mutlu olamama durumunun, mutsuz olmak şartını yanında getirmediğidir. Mutlu olmadığınız her zaman mutsuzluk hissi duymazsınız. Böyle durumlarda (ki hayatımızın çoğu anı bu durumda geçer) mutluluk açlığı devreye girer. İşte tam olarak bu mutluluk açlığı (diğer ismiyle hırs) insanlığı insanlık yapan başlıca özelliklerinden bir tanesidir.

Düşünün ilk medeniyetler arası temaslar gerçekleştiği zamandan itibaren insanlar kendilerinde olmayan şeyleri "benim ondan neyim eksik?" sorusuyla istemeye başlamışlardır. Bazı medeniyetler kerpiçten ev yapmayı öğrendiğinde, çadırda yaşayanlar bunu görüp benzeri sistemler üretmeye çabalamışlardır. Şu an gördüğünüz en yeni telefon, araba veya bilgisayar modelleri bahsini ettiğimiz kıyas ve en iyisi olma isteği ile bu hale gelmiştir.


Tam olarak bu yüzden insan maddiyatta asla huzuru bulamayacaktır. Mutluluk bireysel ve anlık bir şeydir. Belli bir olaya mutlu olursunuz, belli bir habere mutlu olursunuz ama belli bir sene boyunca mutlu olamazsınız. Çünkü mutluluk ve mutsuzluk vücudunuzda çeşitli hormonlar sayesinde oluşan hislerdir. Bu hormonlarsa dengeli bir vücutta, olaylara verilen reaksiyona göre belli bir an gerçekleşir ve biter. Her zaman mutlu olsanız Polyanna, her zaman mutsuz olsanız depresyonda olursunuz.


Huzur ve Dinler üzerine ufak bir anekdot

Uzun zamanlı süren ve çoğu kişinin mutluluk sandığı duyguya Türkçede huzur diyoruz. Kısa süreli versiyonuna da rahatlama, rahatlık diyoruz. İnsan her zaman mutlu olmak zorunda değildir. Mutluluk da mutsuzluk da gelip geçicidir. Ancak iç huzuru bulan kişi hayattan tat almaya başlayabilir. Kimisi emeklilik hayalinde, kimisiyse evlilik hayaliyle iç huzurunu bulmaya çalışır. Ancak insanların çoğu iç huzurunu inandıkları Din sayesinde ulaşır/ulaşmaya çalışır.

Çatalhöyük temsili çizimi


Din insanın ortaya çıkışından hemen sonra ortaya çıkmıştır. Çoğu bilim insanının kabul ettiği görüşe göre ilk insan yerleşimi olan Çatalhöyük (Konya) bir tapınaktır. Eskiden herkes tarafından kabul gören bir hipotez insanların yerleşik hayata ve tarıma geçtikten sonra bolca zamanları olduğunu, bu yüzden din gibi olguların yer yüzünde ortaya çıktığını söylemekteydi.

Ancak bilim insanlarının yeni keşfettiği Çatalhöyük bölgesi bu hipotezi yıkmıştır. Çünkü Çatalhöyük bir tapınak olarak yapılmıştır ve çevresinde uzun bir müddet yerleşim olmamıştır. Zamanla insanlar oraya yerleşmiş ve tarımı keşfetmiştir. Bu da yeni bir hipotezi ortaya çıkarmıştır. "Din, tapınak ve ibadethanelerin yapımı sayesinde insanların yerleşik hayata geçmesine sebep olmuştur."

Bu olayların Milattan Önce 7800 yıllarında gerçekleştiği düşünülürse yaklaşık on bin yıldır insanlar Din ile iç huzurlarını bulmaya çalışmaktadırlar. Yani iç huzuru dinde aramak saçma bir davranış olmayacaktır. Bu yazımda Din'in doğruluğu veya yanlışlığını/ varlığını ya da yokluğunu savunmuyorum ve bunun insanın hala yaşıyorken asla kesin olarak bilebileceğini düşünmüyorum.

Nesnel bakacak olursak ortada iki ihtimal bulunmaktadır.

a) İnsanların dinleri, huzur bulabilmek için oluşturduğu,
b) Yaratıcının insanları hep huzuru arayacak bir şekilde oluşturduğu, böylelikle insanların içinde sürekli inanma isteği bulunduğu.

İki soru da bize aynı sonucu gösteriyor ki din insana huzur vermek için vardır. O halde huzuru bulmak istiyorsak yapmamız gereken Dinlerin ortak olarak emrettiği şeylere özen göstermek. Peki nedir bu şeyler?

  • Yalan söylememek
  • Hırsızlık yapmamak
  • Adam öldürmemek
  • Şükretmek
  • Cömert olmak
  • Kıskançlık yapmamak
  • Aç gözlülük yapmamak
  • İyiliği yaymak, kötülüğü uzaklaştırmak
  • Büyüklere saygı göstermek
  • Merhamet etmek


Bunun gibi toplumsal normlar (ahlak kuralları) dinlerin ortak temellerini oluşturur. Dünyanın yarısından fazlası bu kuralları gerek din, gerekse akıl yoluyla bilir. Ancak bunları hayata uyarlamak her zaman o kadar kolay olmamaktadır. İnsan doğası gereği unutmaya meyleder.

Hatta insan kelimesi Arapçada unutan manasına gelen Nisyan ile alışan manasına gelen Ünsiyet kelimelerinden türediği düşünülmektedir. Biz unutuyoruz ve alışıyoruz. Bu yüzden daha düne kadar elimizde olmayan şeylere şükür duymuyoruz, daha fazlasını isteyip aç gözlülük yapıyor ve eğer ki bunları elimizden kaybedersek isyan ediyoruz.

Elimizde olmayanlardan ötürü diğerlerini kıskanıyoruz, hırsızlığa ve adam öldürmeye kadar türlü türlü suça bulaşıyoruz. Bunların hepsi bizi mutsuzluğa iten davranışlar. Eğer elinizdeki şeylere şükran dolu olmazsanız asla ama asla huzuru bulamazsınız. Çünkü her zaman sizden daha çok şeyi olan birisini bulabilirsiniz. Sizden daha mutlu bir insanı bile bulabilirsiniz, ama eğer huzuru bulduysanız sizden daha huzurlu bir insanı bulamazsınız. Çünkü huzur miktarla ölçülemez.

Bu günkü yazımı Yunan mitolojisinden bir hikaye ile bitirmek istiyorum. 
Hikayeye göre Tanrılar insanlar mutluluğu arasın, böylelikle daha değerli olsun diye düşünerek saklamaya karar vermişler. Hepsi farklı fikirler sunmuş. Birisi demiş ki "En yüksek dağlardan birisinin tepesine saklayalım." Diğeri bunu beğenmeyip "En derin ve karanlık okyanuslara gömelim, böylece asla bulamazlar" demiş. Öbürü ise "Bence ormanın en kuytu yerinde toprağa gömelim" demiş. En son bir tanesi çıkıp hepsini susturacak bir fikir ortaya atmış. "İçlerine saklayalım, oraya bakmak akıllarına gelmez."


 Peki ya siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bana katılıyor musunuz yoksa farklı bir hipoteziniz mi var? Görüşlerinizi alttaki yorum kısmından çekinmeden paylaşabilirsiniz, tüm yorumları cevaplıyorum :) Kendinize iyi bakın

Kim bu İkram

Adım İkram, önceden buraya yaşımı yazıyordum ancak her sene değiştiği için şu anda 1999 doğumluyum demeyi tercih ediyorum. Marmara Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. 2016'dan beri ara ara buraya bir şeyler karalıyorum ve senede bir bile olsa cebime para geçmesini sağlıyorum. Bana destek olmak isterseniz blogumu favorilerinize ekleyin de arada sırada açıp bakın, hangi konularda nasıl boş yapmışım.. Unutmadan bir de yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Her "yeni yorum bildirimi" geldiğinde kalbim pırpır atıyor haberiniz olsun :)

1 yorum:

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır