Gelin hep beraber üniversiteye geçenlerin neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğini konuşalım.
Hedefler belirle
Üniversiteye geçmeden önceki son iki sene boyunca öğrencilerin tek ve en önemli hedefi güzel bir üniversite kazanmak oluyor. İki koca sene boyunca gerek öğretmenleri gerekse ailelerinin bu baskısı öğrenciyi uzak geleceği değil de yakın geleceği ana hedefi haline getirmeye zorluyor.
Halbuki üniversite hayatı gelip geçici bir dört yıldan ibarettir. Bu yüzden insanın ana hedefi olarak üniversiteyi görmesi çok saçma olacaktır. Nice üst düzey üniversitelerden mezun olmuş insanlar bile bazen firmalar tarafından kalifiye çalışan olarak görülmemektedir. Bunun sebebi mezun olan kişinin her şeyi üniversitede alacağı diplomaya bağlı olarak görmesidir.
Üniversite boyunca kendinize sürekli olarak hedefler koymanız gerekmektedir.
- Örneğin
- Sene sonuna kadar bölümüm hakkında okuldan aldığım iki tane kitabı detaylı bir şekilde inceleyeceğim.
- Her hafta bölümümdeki dersler hakkında genel olarak takip edebildiğim yenilikleri takip edeceğim.
- İmkanım varsa staj yapmaya çalışıp kendimi daha mezun olmadan iş hayatına atmaya başlayacağım
- Ortalamamı olabildiğince yüksek tutup yapabiliyorsam üstten ders alacağım, böylece erkenden okulu bitireceğim
ve benzeri şekilde uzatabiliriz. Hedefsiz bir mermi kör kurşun olarak adlandırılır. Öncelikli hedefiniz kendinizi geliştirmek olsun.
Kütüphaneyi kullanın
Araştırmayı sevin ve her zaman ufkunuzu geniş tutmaya çalışın. Kitap okumak insanların empati yeteneğini geliştirir ve onları daha çok insan yapar. Dünyaya sadece kendi gözünüzle değil, okuduğunuz romanlardaki karakterlerin gözünden de bakmaya başlarsınız. Yerli yazarlar size yaşadığınız coğrafyanın farkındalığını kazandırırken yabancı yazarlar size dünyanın sizden çok da farklı olmayan insanlarla dolu olduğunu gösterir.
Bu yüzden kitap okumak insana bakış açısı kazandırır. Dünyaya sadece bir insanın, bir kesimin, bir ideolojinin veya bir ulusun gözünden bakmamayı öğrenirsiniz. Aksine dünyaya 7 milyar insan gözüyle bakarsınız. Bu bakış açısıyla size Hindusu da Katoliği de bir gelecektir. Ayrımcılığın ne kadar iğrenç olduğunu ve bir canın bile ne kadar kıymetli olduğunu göreceksiniz.
Düşman gözü ile baktığınız herkesi unutup insana değer vermeyi öğrenmeliyiz. Ne kadar çağ dışı hareketler sergilerse sergilesin, bir canlıdan nefret etmeyi değil ona ilim ve kültür öğretmeyi hedeflemelisiniz.
Araştırmayı sevin ve her zaman ufkunuzu geniş tutmaya çalışın. Kitap okumak insanların empati yeteneğini geliştirir ve onları daha çok insan yapar. Dünyaya sadece kendi gözünüzle değil, okuduğunuz romanlardaki karakterlerin gözünden de bakmaya başlarsınız. Yerli yazarlar size yaşadığınız coğrafyanın farkındalığını kazandırırken yabancı yazarlar size dünyanın sizden çok da farklı olmayan insanlarla dolu olduğunu gösterir.
Bu yüzden kitap okumak insana bakış açısı kazandırır. Dünyaya sadece bir insanın, bir kesimin, bir ideolojinin veya bir ulusun gözünden bakmamayı öğrenirsiniz. Aksine dünyaya 7 milyar insan gözüyle bakarsınız. Bu bakış açısıyla size Hindusu da Katoliği de bir gelecektir. Ayrımcılığın ne kadar iğrenç olduğunu ve bir canın bile ne kadar kıymetli olduğunu göreceksiniz.
Düşman gözü ile baktığınız herkesi unutup insana değer vermeyi öğrenmeliyiz. Ne kadar çağ dışı hareketler sergilerse sergilesin, bir canlıdan nefret etmeyi değil ona ilim ve kültür öğretmeyi hedeflemelisiniz.
İş bulun
Bir yandan okurken diğer yandan çalışmak dünyanın en ağır işlerinden birisidir. Derslerinize çalışmak için zamanınız olmaz ve üstüne üstlük stresli bir hayatınız olur. İnsanların emirleri altında oradan oraya koşturursunuz. Günün sonunda ise ufak bir para ile evinize dönersiniz.
Ancak bu durum size psikolojik açıdan ciddi düzeyde bir gelişme katacaktır. Okumanın önemini anlarsınız ve türlü türlü insanları görürsünüz. Aileden veya burslardan gelen parayı bile artık har vurup harman savuramayacak kadar önemsersiniz.
Hayatın toz pembe olmadığını görür ve kendinize prensipler edinirsiniz. Bu sebeple herkesin üniversitede gerek bir kafede gerek çağrı merkezi gibi yerlerde bir miktar çalışıp para kazanması çok önemlidir.
Bir yandan okurken diğer yandan çalışmak dünyanın en ağır işlerinden birisidir. Derslerinize çalışmak için zamanınız olmaz ve üstüne üstlük stresli bir hayatınız olur. İnsanların emirleri altında oradan oraya koşturursunuz. Günün sonunda ise ufak bir para ile evinize dönersiniz.
Ancak bu durum size psikolojik açıdan ciddi düzeyde bir gelişme katacaktır. Okumanın önemini anlarsınız ve türlü türlü insanları görürsünüz. Aileden veya burslardan gelen parayı bile artık har vurup harman savuramayacak kadar önemsersiniz.
Hayatın toz pembe olmadığını görür ve kendinize prensipler edinirsiniz. Bu sebeple herkesin üniversitede gerek bir kafede gerek çağrı merkezi gibi yerlerde bir miktar çalışıp para kazanması çok önemlidir.
Sosyalleşin, kulüp kurun veya birine katılın
Kulüpler üniversitelerde çok önemsenmez, bu yüzden çoğu kişi katılım göstermezler. Ancak siz böyle yapmayın. Kendinizi geliştirebileceğiniz bir çok üniversite kulübü bulunmaktadır. Örneğin dans, tiyatro, çeviri, bilgisayar, teknoloji, yardımlaşma ve daha niceleri.
Sizin üniversitenizde yok mu? Siz açın o zaman aga. Abim Erasmus kulübü kurdu mesela. Bir konferans düzenleyip Avrupa seyahati çekilişi falan bile düzenledi. Okuldan 300 kişiye yakın insan bu çekilişe katıldı. Hatta onların okulundan olmayan insanlar (örneğin ben) bile katıldı.
Bana çıkmadı tabi çünkü nerede bende o şans :/
Diğer bir örnek olarak bir arkadaşım yardımlaşma kulübü kurdu. Şuan kulüpte 300 kişi falan katılımcı olarak gözüküyor. Hayvanlara mama dağıtmaktan tutun da köylere kitap, kıyafet ve benzeri şeyler göndermeyi bile hedefliyorlar. Üniversitenizin imkanlarını iyi tanıyın ve bunlara katılın.
Dünyada iziniz olsun.
Herkese merhaba, ben aranızda çok yeniyim...sayfamı ziyaret edip takipçim olarak ve yorumlarınızla beni desteklerseniz çok mutlu olurum....herkese kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum....
YanıtlaSil